Lütfen bekleyin..

Mekiye EKMEN

MEMLEKTİN NERE ?

19 Eylül 2022, 15:52 - Okunma: 312

Modern bir nostalji yaşıyoruz sosyal medya sayesinde, bu da sosyal medya nimetlerinden diyelim.

Kanlı savaşlar yerine beyin savaşı, 
Toplu göçler yerine beyin göçü,
Hastanelerdeki uzun kuyruklar yerine uzun aylara yayılmış hastane randevuları…
Bir de sosyal medya zenginlerimiz olmuş.
Eskiden karaborsa kömür mazot benzin den köşeyi dönüp zengin olan iş adamlarımız vardı.
Şimdi ise sosyal medyada zengin olup köşeyi dönen fenomenlerimiz var!
Bunlar gibi hayatımıza kolaylık ve rahatlık sağlamış birçok şey ama bu kadar modern nimetin içinde biz niye geriye dönüş yaşıyoruz ki?
Her şey gittikçe niye bu kadar zor bir hal alıyor?
Balkonda sabah oturduğum bir saatte 
Bir kamyon kasası onlarca çocukla dolu bir yerlere gidiyordu. Giyimlerinden belli ki bunlar hep çocuk işçilerdi. Yaşları on ila on beş arasında değişen onlarca çocuk çalıştırılmak üzere kamyon kasasında bir yerlere götürülüyorlardı, kim bilir nereye?
Küçük omuzlara yüklenmiş ekmek kazanma mücadelesi…
Nasıl bir iş performansı bekleniyordu ki bu çocuklardan?
Sosyal medyanın her yere ulaştığı bu modern çağda bu nasıl bir geriye dönüştü?
Yanlış bir zamanda yanlış bir ortamda mı doğmuştu bu çocuklar?
Oysa biz çağ atlamış Avrupalaşma yolunda ilerlemiş bir ülkeydik hani?
Bu muydu Avrupalaşma, çağdaşlaşma, gelişme ve büyüme? 
Malvarlığı olanın servetini dörde katladığı, orta kesimin fakirleştiği, fakir kesimin yoksullaşmaya ve yok olmaya mahkum bırakılması mıydı ilerleme? 
Fakir insanın yok olmaya terk edildiği bir modernlik!!!
Küçük omuzlardan medet bekleniyorsa gerçekten ölmüş gözüyle bakmak gerek ama ölen en başta vicdanlar!
***
Birde dertleri bitmeyen üniversite öğrencilerimiz var.
Ülkemizi ve insanlığı ileriye taşıyacak olan, geleceğimizin teminatı olan, omuzlarındaki yükün altında ezilen,  yatacak bir yurt bile bulamama ve türlü gruplara mecbur bırakılan, yıllarca borç ödemeye mahrum bırakılan ve hatta kimi zaman eğitimini geleceğini yarıda bırakmaya mahkum olan öğrencilerimiz, evlatlarımız...
Ayaklarına taş bağlayıp hadi uç denilen kuşlarımız!
Büyütüyoruz, okutuyoruz sonrasında karanlığa mahkum edip, ufacık bir ışık huzmesi için Avrupa ülkelerine kaçırttığımız gençlerimizin arkasından sadece bakakalıyoruz.
Yabancılara bırakılan bir memleket,
Gittikçe memleketimizde yabancılaşan bizler. 
Geçen bindiğim taksi şoförünün deyimiyle kendi memleketimizde mülteci gibi hissetmelerimiz…

Yazmak için kalemi elime her aldığımda gençlerimizin, evlatlarımızın ve çocuklarımızın sorunları geliyor gözümün önüne aşılmaz bir dağ gibi. Bu çıkmaz yol ne zaman ferah bir geçide kavuşacak?
Kamyonun kasasında gördüğüm çocuklardan fazlasıyla etkilenmem bu yazıyı yazmaya itti beni, fakat yazmak bile bazen utandıran bir eylem gibi geliyor bana bu sorunlar için bir çözüm bulamayınca. 
Gittikçe hayatları zorlaşan, zorlaştırılan gençlerimizin sorunlarını elbette dile getireceğiz fakat çözüm yollarını düşünmek, aramak, hatta gerçekleştirmek?
Eğitimi bıraktık hayat pahalılığı karşısında ezilen öğrencilere de değiniyoruz artık.
Kafa karıştırıcı eğitim sistemine rağmen üniversiteyi kazanan bir öğrencinin asıl mücadelesi şimdi başlıyor.
Yurtlar pahalı ve yer bulunamıyor, kiralar pahalı ve ev sahipleri öğrenci diye, bekar diye ev vermiyor. Hadi bunları da halletti diyelim; her ne kadar hallolunmadıysa da; peki aylık geçimi, yemesi içmesi? Bütün bunlar hayatın idamesi için zaruri şeyler. Sosyalleşme, kültürel etkinlik vs saymıyorum bile. 
Durumu  iyi olan toparlıyor bir şekilde fakat fakirleşen orta kesim ve can çekişen fakir kesim ne yapsın? Çocuklar eğitimden mahrum mu kalsın? Veya yük çocuk işçilerin taze omuzlarına mı yüklensin? Birini okutalım derken diğeri eğitiminden mahrum mu edilsin eskilerde yapıldığı gibi?
Dedim ya modern bir çağda  nostalji yaşıyoruz ama ne nostalji??
Avrupalı gençlerin memleketimizde tatil yapması bizim gençlerin yabancı memleketlerin fabrikalarında çalışmaya gözlerini dikmiş gitme fırsatı kolluyor olması canımı çok yakan üzücü bir durum …
Aklıma gelmişken yazayım istedim üniversite okumaya giden gençlerimiz için en basit çözümlerden biri olarak ben derim ki bir hayır yapabilecek imkanı olanların bunu burs niyetine çevresinde ihtiyacı olan öğrencilere vermesi. Belki az da olsa o ihtiyacı karşılayabilecek bir destek olmuş olur. 
Bu yazımı da Diyarbakırlı şairimiz Cahit Sıtkı’nın şiiriyle bitirmek istiyorum. Güzel bir memleket, güzel bir dünya ümidiyle…  
Menleket isterim Gök mavi
Dal yeşil , tarla sarı olsun ;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim ne başta dert , 
Ne gönülde hasret olsun; 
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim ne zengin fakir,
Ne sen ben farkı olsun; 
Kış günü herkesin evi barkı olsun. 
Memleket isterim yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
ESNEK




bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=