Acılarla, ölümlerle, yakılmalarla, yıkılmalarla, savaşlarla dolu bir yılı geride bıraktık. Gerek dünya da gerekse ülkemizde siyasi kaosa paralel oluşan savaşlar birçok insanın ölümüne neden oldu. Halen devam etmekte olan savaşlarda onlarca gruba ayrılmış ülkeler, birbirini katletme kalmayıp adeta kendi soykırımlarını gerçekleştiriyorlar.
Suriye de onlarca grup ne için olduğunu bilmediği bir savaşta kendilerini bulmuş ve savaşmaya devam ediyorlar. Bütün gruplar şaşırtıcı bir şekilde tonlarca silaha sahip. Dünya’da terör karşıtı tavır takındığını ve terörü bitirme konusunda çalışma yaptıklarını iddia eden ülkeler bu silah sevkiyatını bizatihi kendileri yapmaktadırlar.
Medya ve dünya karşısında gösterdikleri karakter ile burada uyguladıkları vahşetli karakter hiçbir zaman aynı olmadı. Burada öldürdükleri onlarca insanı, masum sivilleri, zayıf çocukları, yaşlı kadınları dünya ya terörist diye yayıyorlar. Kendi uyguladıkları vahşetin dünya da meşru zemin kazanması için söz de terörizmle mücadele adı altında uyguladıkları politikaları hiçbir zaman kabul görmedi. Kendi ülkelerinde ki gözü kapalı haklarını yüzeysel bir inandırmadan öteye geçemediler.
Başka da kimseyi inandıramazlar zaten. Yıllardır önce ateşkes sonra da diyaloğun bu problemleri ortadan kaldırmaya yetecek güce sahip olduğunu yazıyoruz. Ama sonucun böyle olacağını bile bile halen vurmaya, savaşmaya, birbirlerinin soylarını kırmaya devam ediyorlar. Sorunun yine diyalogla çözüleceğinin bilincinde olan zişuurlar neden hala birbirlerini katlediyorlar bilemiyorum.
SURİYELEŞTİRİLME
Suriyeleşmeye gittiğimiz bu günlerde bizimde neden bu oyunlara alet olduğumuz anlaşılır gibi değil. Ülkenin güneydoğusunda oluşan kaotik ortam provokasyona açık hale gelmiştir. En net bir şekilde mağdur olan bölge halkı artık dayanamadan göç etmeye başladılar. Tank, top, silahlar, roketler, hendekler, sokağa çıkma yasakları bölge halkını yaşam koşullarını neredeyse durma noktasına getirmiştir.
Halk yiyecek, içecek ve elektrik yokluğunda daha fazla yaşayamıyor, birkaç eşyasını ve aile fertlerini alarak nereye gideceğinin bilmemelerine rağmen sadece yaşamak için kaçmaya çalışıyorlar.
Taraflar, araya girmeye çalışan her kim olursa olsun tanımıyor geri adım atmıyorlar. Halkın mağdur olduğunu bilmelerine rağmen hala kendi despot savaşlarına devam ediyorlar.
Adım adım bizi Suriyeleştirmeye çalışanlara fırsatları altın tepsi de sunuyorlar.
Siyasal emeller siyasi yollarla tıkanınca, silahlı yollarla denenmeye başlandı. Bu arada oluşan kaotik ortamdan siyasi partilerin hemen hepsi siyasi rant elde etmeye devam ediyorlar.
Ne kadar çok ölüm, o kadar çok siyasi reklam, ne kadar çok yasak o kadar dik olduğunu gösterir oldu.
Ne kadar çok çocuk ölürse o kadar suiistimal, ne kadar çok kadın ölürse o kadar medyatik manipülasyon, ne kadar çok asker polis vurulursa o kadar çok haklı olma politikaları izlenecek.
Bu nasıl bir savaştır?
Bu nasıl bir mücadeledir?
Anlayabilmiş değilim.
Mehmet Sebih Altun
msebihaltun@gmail.com