Devam eden olaylar silsilesi bir çok soruyu da beraberinde getirmektedir.Bu olayların tesadüf değil bilerek ve sonu hesap edilerek kurgulanmış bir senaryodan ibaret olduğu realitesi ortaya çıkmaktadır.Gerek yurt içi, gerekse yurt dışı belli unsurlar, bu olayların devamını istemekte, olayların daha da büyümesini sağlayıp doğuyu ve batıyı birbirlerine antipati duymasını sağlamanın yanında siyasi rantın da vazgeçilmez bir sonuç olduğu ortaya çıkarmaktadır.
Siyasi konjonktür çözüm yerine kendisini sözde tek vazgeçilmez çözümcü ve kurtarıcı olduğunu iddia etmekte ve diğer toplumsal uzlaşı üyelerini saf dışı bırakmaktadır.Oysa siyaset üyeleri çözümden uzak kendi siyasi emellerinin çıkarları doğrultusunda hareket etmekte, istediğini haklı, istediğini haksız olarak topluma kabul ettirebilmektedir.
Partiler arası diyalog yok denecek kadar az olup sadece iki tarafın menfaatine olan durumlarda yan yana ve beraber uzlaşma komisyonlarında şen şakrak siyasetlerine devam etmektedirler. Ama kendi siyasi tabanının arzulamadığı bir durum karşısında, bir önce ki gün yaptıkları görüşmeleri ve anlaşmaları iptal ettirebilmekte ve hatta tümünü inkar edebilmektedirler. Yani çözüm odaklı siyaset yürütülmemekte, konjonktürel ve rantsal bir siyasi yol izlemeye devam etmektedirler.Buna bağlı olarak ortaya çıkan tabloda kimlerin öldüğüne bakılmaksızın, ne kadar çok insan ölürse o kadar halkı manipüle edecek, kendi çıkarları için siyasi argüman ortaya çıkacak şeklinde planlar yapmaktadırlar.
Hemen her gün ölen insanların cenaze sayıları üzerinden hesaplar, planlar, ve 'ne kadar çok haklı olurum' düşüncesiyle açıklamalar yapılıyor ve daha da devam edileceği mesajı veriliyor.Peki kime ne faydası oluyor bu kadar cenazenin.
Meclisi bütün sorunların çözümü için adres gösterenler, mecliste birbirlerinin yüzüne bakmaktan acizler.Aynı masada oturmayı bile birbirlerine yediremiyorlar.Karşı tarafın savunduğu bir durumu haklı olsa dahi sırf aynı görüşte olunmasın diye karşı çıkılıyor.
Hele bir de paralel diye bir yapı icat edildi ki sormayın. Kendi siyasi görüşüne karşı olan partileri bu yapının maşası olarak görmekte ve onları vatan haini olarak nitelendirmektedirler.Peki yıllarca beraber çalışan ve beraber bu partiyi bugünlere getiren sizler hain değilsiniz değil mi?
Evet haklısınız.Her siyasi ideoloji kendi varlığını başkalarının yok olmasına bağlı olarak güçlendirir ve mutlaka her zaman bir düşman bulundurması gerekir.Yoksa bile, kendisi bir düşman üretir.Geçmişte bu tarz durumlar çok çıkmıştır. Halen devam etmektedir.
Şimdi bulunduğumuz ortamda insanlarımız, genç fidanlarımız hayatın baharında solmaya devam mı edecek.Kimisi yeni evli, kimisinin yeni çocuğu olmuş ve kimisi ailenin tek çocuğu.
Bu bir vahşettir.Bile bile insanları ölüme göndermek bir vahşettir.
Bu savaşın devam etmesini istemekte bir vahşettir.
Bakın geçenlerde bir ankette bu durumu halk nasılda değerlendirmiş.
Onedio adında bir araştırma şirketinin verileri çarpıcı bir boyutta.Bu anketi olduğu gibi hiç dokunmadan bir görelim istedim.
1.) Dün PKK tarafından Dağlıca da yapılan saldırıdan sonra sorunun çözümü için ne yapılmalı?
Cevap...
a.) Askeri operasyonlara devam edilmeli...... % 68..
b.) Tekrar çözüm masasına dönülmeli......% 32..
Birinci soru gayet normal gibi görünüyor. Ama birde ikincisine bakalım.
2.) Çocuğunun bu şartlar altında askerlik yapmasını ister misiniz?
Cevap...
a.) Evet... % 22..
b.) Hayır %78
İşte ortaya çıkan tablo.Bu tablo karşısında hala savaşı savunmak akıl karı değil.Derhal silahlar susmalı sadece benim değil kimsenin çocuğu ölmesin mantığıyla hareket etmeli.Siyasi zemin tüm sorunların çözümü için en etkili adres olarak meclisi kabul etmeli.Herkes herkesi bu anlamda muhatap almak zorunda.Eğer meclisi tek adres olarak insanlara sunuyorsanız, onları vatan haini ve terörist veya paralel yapıyla ortak hareket etmekle suçlamadan aynı masaya oturarak kimsenin ölmediği bir yaşam ve yönetim modelini hayata geçirmek gerekiyor.
SEVGİ İLE KALIN..