Siyaset; öyle bir hale büründü ki partileri savunanlar ve diğerleri olarak ayrıştırıp her parti kendisi dışında ki tüm partileri halkın gözünde marjinalize ederek toplumsal huzur düzeyini oldukça etkilemektedir. Halkın kendi yaşamlarını sürdürmek adına yaptıkları her eylem giderek siyasete alet edilerek kişiler kriminalize ediliyor, savunulan parti, ideolojik düşünce düşman olarak nitelendirilip o yolda mücadele başlatılmak isteniyor.Kendi halinde yaşayan insanlar dahi giderek bu oyunun birer parçası haline getirilerek zoraki siyasi düşünceye maruz bırakılıyor.Sadece bununla da bitmiyor tabii ki. Siyasallaştırılan halktan bu defa kendi siyasi geleceğini kontrol atına almak ve o düşünceyi devam ettirmek adına siyasal ve silahlı mücadele yapılması isteniyor.
Siyasallaştırma süreci böyle devam ederken her gün ölüm haberleri, haber bültenlerini oldukça meşgul etmeye başladı.Neredeyse bütün haberler ölüm, bomba, terör, paralel kelimeleriyle dönmeye başladı.Her gün aynı söylemler devam etmekte ve bir arpa boyu kadar yol alınmamaktadır.Mücadele kelimesi halkın oldukça kulağına hoş gelen bir kelime gibi görünsede altında onlarca ölüm yatmakta ve halen bu kelime kullanılmaya ve ölümler yaşanmaya devam etmektedir.Kimin, niye, niçin, neden soruları sormadan mücadele kelimesi tüm taraflar tarafından kullanılmakta ve gencecik bedenler erken yaşta toprakla buluşmaktadır.Asıl gerçek olan da budur.Gerisi politikanın anlaşamamazlık ürünü olarak politize edilmeye devam ediliyor.
Siyaseti halktan uzak tutmalı.Sadece siyasetçiler mecliste siyaset yapmalıdır.Siyaset meclis dışına çıktığı zaman şiddet artar ve kutuplaşma başlar.İnsanlar birbirlerini düşman olarak görmeye devam eder.Böyle bir ortam da kaos oluşur ve herkes kendince bir mücadeleye girer.Sonunda bu durumdan en fazla etkilenen konuyla alakasız olan halk olur.Siyasete bulaşmadığı halde siyasetin dehşetli sonuçlarına katlanan yine onlar olur.
Siyaset, meclis çatısı altında yasama, yürütme ve yargı organların işleyişini kolaylaştırmak ve halkın refah düzeyini yükseltmekle beraber sorunlarını çözme adına toplandığı bir mercidir.
Siyaset, mecliste canlı yayında kavga ederek oturum aralarında beraber aynı masada yemek yemek değildir.Ekranda görülen neyse halkta onun yankılarını esas alır.Kamera arkası görüntüler filmlerde gösterilmez.İşte gelinen nokta bu anlamda kendine yer bulmakta ve siyasilerin söylemlerine azami derecede özen göstermesi gerektiğini anlamalıdır.
Ekranda düşman ilan edilenler bu defa kendisini düşman ilan edenlere zarar vermeye çalışırlar.Karşılıklı zarar verme politikası tüm hızıyla devam ederken, halka yansımaları da aynı parallellikte devam etmektedir.Karşıt görüşlü insanlar hiç bir alakası olmamasına karşın insanları taraflandırır ve o tarafı aşağılayıp mağdur bırakır.İşte topluma yansıyan siyasi şiddet halkında zarar göreceği bir boyuta ulaşır.
Peki, halk ne yapmalı?
Siyasilerin uyguladığı halkı siyasallaştırma politikalarına karşı kesinlikle tarafsız olup bu oyuna alet olmamalıdır.Siyasilerin tartışıp sorun çözebileceği bir platform varken bunu halka taşıması etik olmamakla beraber toplumsal kutuplaştırmayı da hat safhaya ulaştırmış olur.Siyasilere, sorunları mecliste çözülmesi konusunda telkinde bulunmalı ve verilen oyların onlara bu hakkı ve mecburiyeti verdiğini anlatması gerek.Halk, kendi yaşam koşullarını iyileştirmek adına verdikleri oyların onlara mermi ve ölüm olarak dönmesini kabullenmemeleri gerekir.
Çözüm halkın kendini yönetebileceği bir yönetim anlayışıdır.Parti olmadan halk kendisini yönetecek kimseye gerek duymadan yaşamalıdır.En huzurlu ortam ancak partisiz, siyasetsiz, halkın gereksinimi neyse o yönde yaşamlarını sürdürmeleri için gereken neyse yine halkın kabul gördüğü herkesin eşit oranda yaşayacağı bir vatandır.Partiler insanları ayrıştırıp ve kutuplaştırma noktasına kadar geldi.Bütün partiler kendini egemen kılma çabaları içindedir.Egemen siyasi ideoloji geriye kalanı haksızlığa sürüklemektedir.Bu toplumun huzurunu yok etmekte ve insanlar genç yaşta ölümle buluşmaktadır.
İşte bu yüzden siyaset, halktan uzak olmalı.Halk, siyasetten uzak oldukça huzur bulur.Siyasetin halkı mağdur ettiği bir ülke de demokrasi ve inançtan söz edilemez.
Çözüm noktaları belli olmakla beraber, çözümsüzlük sunanları, çözümle çözümlemek gerekir.