İnsanoğlu hiç bir zaman kendisine göre kötü olan bir şeyi kendisine yakıştırmaz. Ne belayı, ne kazayı, ne ölümü ne de maruz kaldığı zulmü.
Hiç bir zaman, bir gün onun da başına gelebileceğini hayal bile etmek istemez. Bir kaza veya belâ varsa dua eder ama kendisi için önlem almaz.
Ölüm her zaman ölene yakışır. Çünkü ölen artık yok sayılmaktadır. Ama bir gün kendisinin de ölebileceğini asla kabullenmez. Bunlar, insanın doğasında var olan etken düşüncelerdir.
Ülfet; Ülfet, var olan dehşet ve aykırı hassasiyetleri zamanla normalleştirir. Kabul edilemez denen her şey kabul edilebilir hâle gelir. Dayanılmaz olarak nitelendirilen her şey zamanla basitleşir. Doğaüstü görülenler olağan hâle gelir. Ülfet, insanlığın duygularını manipüle eden en önemli faktördür. Belki de bu, insanın yaşamı için vazgeçilmezdir.
Herkes dehşetlik ve ölümcül olan düşüncelerden kaçmaya çalışır. Sonuç değişip değişmemesi önemli değil. Ama bu düşüncelerle normal bu yaşamın sürmesi mümkün değildir. Aksi takdirde psikolojik anlamda olağan dışı bir davranış sergilenir. Bu da insanın yaşamının normal bir yaşamın dışında bir yaşam sürmesine neden olur.
Kendi karakterinde var olan olumsuz düşünceler, benliğinde mevcut tüm düşüncelere hâkim olur. Karakteristik özelliği belirleyen tüm unsurlar zamanla belirginleşir. Böylece çevresel, sosyolojik, ekonomik ve inançsal faktörler karakteri ve davranışları üzerinde önemli ölçüde etkisini göstermiş olur.
Davranış şekilleri;
* İnsan, belirgin hâle gelen özellikleri ile kendisini ön plana koyar. Bu özellikler davranış biçimlerini oldukça etkiler.
* Şiddet yanlısı bir bölgede yaşıyorsa ya da yaşadığı bölgede şiddete maruz kalıyorsa o karakterler genellikle şiddet yanlısı olur.
* Ekonomik yönden iyi durumda olan bir ailede ve çevrede yaşayanlar ise daha olumlu ve daha pasif olur. Şiddete meyil çok azdır.
* Aile sorunları olan bir ailede ki çocuklar daha masum ve korkak büyürler. Böylelikle karakterleri ketum ve çevreye mesafeli olur.
* Bazı karakterler de pasif karaktere sahiptir. Hiç bir çaba sergilemeden istediği her şeye sahip olmaya çalışır.
* Her şeyi başkasından bekler. İyi olan herşeyin başkalarının yapmamasından yakınır. Kendisin yapmadığı veya yapamadığı her şeyi başkalarının yapmamasından şikâyet eder.
* Bir yerde haksızlık varsa karşı çıkar. Ama kendi yaptığı haksızlığı görmez.
* Üstünkörü bağlandığı değerlere sorgulamadan halel getirmez. Doğruluğu tartışmaz. Hiç bir şekilde yanlış olabileceği ihtimalini yakıştırmaz.
* Bazıları kendini insancıl olarak nitelendirir.
* İnsan haklarına saygısı yoktur. Ama bir baksan dünya da ondan hümanist ondan saygılı kimse yoktur. Kimse kendisin davranışlarının zararlı veya anlaşılabilir olmadığını kabul etmez. Halk dilinde olduğu gibi kimse haksız olduğunu kabul etmez. Herkes kendince haklıdır.
Evet belki kimse haksız değildir. Ama herkes te haklı değildir. Dolayısıyla haklılık göreceli ve kişiden kişiye değişebilen bu kavramdır.
Önemli olan olması gerektiği gibi insan olabilmektir.
Sevgi ile kalın. .