İnsan dünyanın en özgür yaratılmış canlı varlığı olmasına rağmen adeta kendini modern dünyanın esiri yapmak için çırpınıyor.
Evet, özgürüz ama elimizden telefon eksik olmaz. Dış dünya ile bağlantımızı kesiyoruz. Öylesine dalıyoruz ki yanı başımızda biri ölse farkında olamayacağız. Başkaları bizimle konuşuyor ama bizler duymuyoruz. Gerçek hayattan çoktan kopmuş sanallaşan duygularımızla sanal bir hayata adım atmışız. Sanal esir olmak tabiri bunun için uygun diye düşünüyorum.
Teknoloji git gide insanı köleleştirmek için kullanılan en etkili araç olma özelliğini taşıyor. Sizi sanal alemle düşüncelerle zevklerle istedikleri gibi köleleştirebilir esir düşürebilirler. Her ne kadar bunu kabul etmesek şöyle bir deney yapalım. Sosyal medya, internet, bilgisayar, telefon ve televizyonla harcadığımız zamanı bir toplayalım. Ve uyku ve iş saatlerinin dışında kalan zamanınızın ne kadarını bu yollara kullanıyoruz. Eğer evimize çocuklarımıza verdiğiniz zamandan daha fazla zaman harcıyorsak bu büyük bir tehlikeye işarettir. Bu artık esir değil resmen mahkum olduğumuz ve hastalık derecesine ulaşmış olduğunu gösteriyor.
Aileler çocuklarına daha fazla zaman ayırma ve bu yolla onlara gerekli olan ilgi ve sevgi oranını yerinde teslim etmeleri gerekir. Ama teknolojik aletler buna engel oluyorsa bundan sonra ki jenerasyon bütün kültürel ve insanî değerlerden uzak olarak yaşamasına sebep olunur.
İlgisiz ve sevgisiz büyüyen bir çocukluk dönemi ruhun gıdasının eksik olmasına neden olur. Bu da çocukların daha sonra ki dönemlerde buna takviye yapma ihtiyacı doğar yve doğruyu yanlışı bilmeden farklı ve marjinal gıdalar alabilir. Bu büyük bir tehlike arz etmektedir.
Buna engel olmak için sanal alemi değil gerçek alemle daha fazla meşgul olmak ve gerçekleri tam anlamıyla görmek gerekir. Her şeyle gerektiği kadar ilgilenmek gerekir. Bir tarafa aşırı diğer tarafa eksiklik hissettirirsek hayatımız çıkılmaz bir hâl alır.
Evlerde insanlar bir araya gelince sohbet muhabbet şenlik eder. Ama bu dönem de bu düşünce tamamen rafa kalktı. Bir araya gelince herkesin elinde telefon bir şeylere bakıyor. Sohbet ortamından eser yok şimdi. Bu durum teknolojik esir olarak adlandırılabilir.
Esir olmak sadece birilerine fiziksel olarak esir olmak demek değildir.
Bir düşünceye körü körüne bağlanıp o düşünceye esir olmak mümkündür. Gerçekle kıyas etmeden ne ise olduğu gibi sorgulamadan, nedenlemeden kabul etmek bir esirlik ibaresidir.
Kafamızı kaldırmadan ruhen ve fiziken teslim olduğumuz her şeye esir olmuşuz demektir.
Ruhu özgürleştirmek için beyni esir alan bütün alışkanlık ve manipülasyonları bertaraf etmek gerek. Birileri bizleri istedikleri gibi manipüle etmeden bizler hayatımıza sahip çıkalım. Önce kendimize sonra çocuklarımıza ve daha sonra çevremize sahip çıkalım. Yoksa böyle giderse sanal bir ruh, sanal bir çevre ve sanal bir varlık olmaya mahkum bir canlı haline geliriz.
Sevgi ile kalın.