Toplumda artık birbirinin kuyusunu kazan, hatasını yakalamaya çalışan, kendi zaaflarından çok başkaların zaaflarını dillendiren, başkasını yok sayan kendi egosuna tavan yaptıran bütün bunların yetmediği yerde iftira ile algı oluşturup karşısındakine bu şekilde zarar veren bir yaratık sürüsüne dönüşen insan libasında kalbi fesat dolu varlıkların türediğini görmekteyim.
Bir gün bile bir çocuğun başını okşamayan, ömründe kimseye bir faydası olmayan, taş üstüne taş koymayan, menfaat dışında arayıp sormayan ama aynı zamanda bütün bunlar söz konusu iken de mangalda kül bırakmayan bir güruh ile karşı karşıya kaldığımız bir yaşam döngüsüne dönüştü dünya.
Hep ben. Sadece ben. Herşeyi bilen ben. Herşeyin çözümü ben. Bu enaniyet insana yakışır bir davranış olmadığı gibi ameliyle melekler mertebesine ulaşma imkânı olan bir varlık olma özelliğiyle torpilli sayılabilir bir canlı varlığa bu fırsatı şeytanlaşma olarak kullanmakta hiç akıllıca değildir. İnsan hiç bir varlığa verilmeyen özelliklere sahip olmasına rağmen egosuyla bütün bunları yerle bir ediyor.
Yaşadığı toplumu huzurlu bir ortama ulaştırmak yerine algı ve önyargı ile germek, insanları birbirine karşı soğutmak ve ahlâkî kaos oluşturmak suretiyle kendilerine pay çıkarıp nemalanma çabası dünyevî anlamda içi boş beyhude bir fayda sağlansa da uhrevî hiç fayda sağlamayacağı kesindir.
Ama maalesef inanç kalplerde gerçek bir yer edinmiş olsaydı kendilerini inançlı adledenler bu kadar vahşileşmezlerdi.
Toplumda algı ve önyargı ile ısıtılan sobanın külleri kin, nefret ve adavettir.
Kimsenin toplumu bu ahlâksız dayatmalara alıştırmaya ne hakkı ve haddi değildir. Kabullenmek te en az yapmak kadar suç sayılır.
Bir başka jenerasyona bu davranışları taşımak onları duygu ve ahlak anlamında yok etmek demektir. Bırakılan miras tamamen kutuplaşma ayrıştırma ve kavga olur. Hep birilerini iyi rolünde diğerleri kötü rolünde oynatıp istediği düşünce ve politik baskıyı dikte eden anlayış yok olmaya mahkumdur. Elbette hepimiz öleceğiz. Milyonlarca yıldır varlıkların gelip öldüğü gibi. Ama hatırlananlar bir elin parmaklari kadar.
Bizde unutulacağız. Yok olacağız. Ama yaptıklarımız hep bir yerlerde duracak ve er ya da geç karşımıza yol su ve elektirk olarak dönecektir.
Ne yaptığımıza dakkat edelim. Bir insanın yapması ve davranması gerektiği gibi davrandığımız sürece insan oluruz. Bunun dışında hiç bir ehemmiyetimiz yoktur ve olamaz.
Sevgi ve saygılarımla.