Herkes kendisini savunduğu değerler açısından vazgeçilmez olarak görür ve her açıdan özel olduğunu düşünür. Şüphesiz herkes özeldir. Ve kendisinin düşündüğü gibi de herkes vazgeçilmezdir.
Bir insan demek bir düşünce demektir. Bir düşünce sahibi de fiziki olarak var olmak demektir. Var olan herkes varlığından ötürü zaten özeldir. Ama iş kendisini diğerlerinden üstü görmeye gelince bunu kabul etmek mümkün değildir.
Kendisiyle aynı düşünceye sahip olmayan kardeşi dahi olsa başka gözle bakan bir zihniyete evrildik.
Gerek siyasi, gerek spor takımı gerekse ayrıştırma, kutuplaştırma unsurlarının diğer sebepleri beyinleri esir almaya devam ediyor. Artık insanlar kendisiyle hiç bir alanda aynı olmayan durumlar yüzünden birbiriyle soğumuş durumda.
Gerçek bir konuşmadan örnek vermek istiyorum.
Lütfen bu konuşmayı dikkatlice okuyalım.
'' Benimle aynı siyasi partiyi seçtiği için bu düşüncede ki herkese artık sempati duymaya başladım. Daha önce dışladığım insanların benimle aynı görüşte olduğunu gördüğümde onlara farklı bakıyorum. Sempati duyuyorum. Dost oluyorum.
Sokakta selam bile vermediğim yani selam vermeye değer bulmadığım bir kaç arkadaş vardı. Bazı huyları bana ters geliyordu. Toplum nezdinde üç kâğıtçı olarak görülüyordu. Bir süre sonra o insanları kendi partimin seçim bürosunda görünce onlara olan bakış açım değişti. Artık bana itici gelmiyorlardı. Onlarla aynı siyasi partinin çatısında olmak bana kâfi geliyordu.
Aynı şekilde yıllarca aynı ortamda kaldığım, çocukluğumu , gençliğimi ve yıllarımı beraber geçirdiğim insanların farklı bir siyasi partiye oy verdiklerini öğrendim. O partilere çalışıyorlardı. Benim ise çok zoruma gidiyordu. Benim arkadaşım o taraftan olamaz diyordum. Onlar artık benim gözümde bir hiç ti. Onları görünce nefretle bakmaya başladım. Onlara olan kinim gün geçtikçe artıyordu. Bana hiç bir zararları olmamıştı oysa. Bizim dostluğumuzdan hiç bir şey eksilmemişti. Sadece benimle aynı siyasi partiyi seçmemişlerdi.
Kardeşim bile benimle aynı siyasi partiden değildi. Evden ayrılmayı bile düşündüm. Artik içinden çıkılmaz bir girdaba girmiştim. Her gün onlarla tartışır oldum. Ailemle kavga bile ettim. Aradan bir kaç ay geçti. Seçim bitmişti.
Oturup bir kenarda düşündüm. Bu siyaset beni ne hâle getirdi diye. Beni benliğimi beynimi ailemi düşüncelerimi hepsini esir almıştı.
Artık normal düşünemiyordum. Siyaset kimi hain görüyorsa ben de görüyor, kimi iyi görüyorsa ben de iyi görüyor, kimi savunuyorsa ve kimi doğru buluyorsa bende onu yapıyordum. Benim düşüncelerim kalmamıştı. Benim siyasi partim ne düşünüyorsa ben de onu düşünüyordum. Ben, ben değil bir siyasi partinin beniydim. Ve anladım ki siyaset beyinleri esir almaktan öteye gitmemektedir. En azından ülkemizde ki siyaset bunu üzerine kurulu. Ben artık hiç bir siyasi partiyle aynı düşüncede değilim. Ben halktan bir insanım. ''
Evet yukarıda ki bir kişiyle yaptığımız konuşmanın sadece özetiydi ve anladım ki bir çok şeyi anlatmıştır.
Biz kendimizi, kendimiz yerine koymadığımız sürece başkaların düşünce kölesinden başka hiç bir şey olmayacağız.
Herkes kendi olmalı. Insanları ayrıştıran her türlü düşünce ve fanatizmden uzak kalmalı. Şampiyon hangi takımsa o takımı ölümüne seversin başka bir sene de başka bir takım şampiyon olur. Ama bilinmesi gereken bir şey var. Eğer bütün takımlar olmazsa bir kaç takımla lig olmaz ve şampiyonda olunmaz.
Sevgi ve saygılarımla