İLAHİ MESAJIN ARŞTAN ARZA İNTİKALİ

Yayınlama: 02.03.2025
A+
A-

Mübarek Ramazan ayı, Müslümanlara Allah’ın emirleri karşısında sorumluluk bilincine yani takvaya erişme fırsatı sunuyor. Toplumsal dayanışma ve paylaşma şuurunu aşılayarak, bir anlamda “irade eğitimi” vermek suretiyle, müminlere kişilik kazandırıyor ve “kâmil bir mümin” olmanın yollarını gösteriyor.

“Ramazan”, sözcük olarak “yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur” manasındadır. Bu yağmur, yeryüzünü nasıl temizleyip yıkarsa, kızgın yer, orada yürüyenlerin ayaklarını nasıl yıkarsa, Ramazan ayı da müminleri günah kirlerinden öylece temizler, yok eder. Bundan dolayı Nebiyy-i Ekrem; “Allah’ım! Receb ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle bizi Ramazan ayına ulaştır!” (Taberani) Çünkü, “Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari) derdi.

Oruç, nefsi kontrol altına almak ve ona egemen olabilmek için ilahi mesajla meşru kılınmıştır. Orucun farziyetini belirten ayetin sonunda gelen “Umulur ki korunursunuz.” (Bakara:183) İfadesi ve Nebi’nin; evliliğe gücü yetmeyenin oruç tutması tavsiyesi arkasından: “Çünkü oruç, onun için bir kalkandır.” (Buhari, Müslim) buyurması bunu açıkça ortaya koymaktadır. Bazen nefsi kadınlara karşı arzu duyar; fakat evlenecek maddi güce sahip olmaz. Öbür taraftan da zinaya düşmekten korkar. İşte bu gibi durumlarda oruç yoluyla nefsini kırar ve onu dizginlemiş olur.

Bazen insan büyük bir günah işler, kefaret olması için, kendisine ağır gelecek şekilde peşipeşine oruç tutmaya karar verir; böylece o tür günahlara bir daha dönmemesini temine çalışır. Böylece oruç günah işlememede bir kalkan vazifesini görür.

Oruç, büyük bir iyilik olup, meleki yönü güçlendirir; hayvani yönü de zayıflatır. Ruhu cilalamakta, nefsi kontrol altına almakta oruç gibisi yoktur. Onun için kutsi hadiste: Allah, oruç hakkında, “Ademoğlunun her ameli kendinindir. Yalnız oruç müstesnadır. Çünkü o benimdir, onun mükafatını verecek olan benim.” (Buhari,Müslim) demiştir.

Oruç, hayvani gücün zayıflaması oranında hatalara kefaret olur. Oruç sayesinde insan büyük ölçüde meleklere benzer bir hal alır; artık melekler onu severler. Bu sevgi sonuçta, hayvani yönü zayıflatır ve oruçlunun Allah katındaki değeri, Rasulullahın, “Şüphesiz oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.” (Buhari, Müslim) seviyesine ulaşır.

Bu bilinç içerisinde dolu dolu yaşanan Ramazan, sonrası gelen ayların hatta bütün bir yılın verimli geçirilmesini sağlayacaktır. Peygamber’in, “Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz ile cuma bir sonraki cumaya kadar ve Ramazan diğer Ramazan’a kadar, aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir.” (Müslim) hadisi, sadece geçmişte işlenmiş günahların kefareti olarak değil, aynı zamanda Ramazan’ın verdiği bilinç ile bir sonraki Ramazan’a kadar açılmış olan beyaz sayfayı temiz tutma gayreti olarak anlaşılmalıdır.

Ramazan ayı taattır, hasenattır, kurbettir, Allah’a yakın olmaktır. Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanların bağlandığı, şükrün ve rüşdün yollarının öğretildiği, irade eğitiminin verildiği, bir aylık yoğun program uygulayan bir okuldur.

Ramazan ayı, bir zaman diliminin adı olmaktan öte bir şeydir. Evet o, yedisinden yetmişine bütün Müslümanlar için bir neşedir, coşkudur, heyecandır, kültürdür, medeniyettir. Hem de üzerinde çok konuşulan, makaleler ve kitaplar yazılan bir “Ramazan medeniyetidir!” bir dünya görüşüdür. Sadece nefsimize gem vurulan günler değil, yoksulların, düşkünlerin, açların, muhtaçların, kimsesizlerin hatırlandığı ve korunduğu yoğun bir seferberliktir.

Bütün bunlara rağmen, Almanya’nın sabık (geçmiş) Başbakanı Angele Merkel “Hindistan ve Çin birlikte iki milyar beş yüz milyon nüfusa sahip, 150 tanrı ve 800’den fazla inancı var ve de barış içerisinde yaşıyorlar… Ama Müslümanlar bir Allah’ı, bir Peygamber’i, bir Din’i, bir Kitap’ı var. Ama sokakları birbirlerinin kanıyla kıpkırmızı!.. Katil Allahü Ekber” diyor. Kurbanı “Allahü Ekber” diyor!.. Ve her iki tarafta öldürülenlere şehit diyor!..” demiştir.

El Hak doğrudur! İslam’da ümmet prensibi vardır, dini kültürel ve siyasi olarak bütün Müslümanların birlikte hareket ettiği ve milliyet değil toplumun üst milliyetiyken, emperyalist güçler ve misyonerler tarafından Müslümanların içerisine konulan ırkçılıkla Müslümanları birbirine düşman ettikten sonraki halini anlatıyor Angele Merkel! Amerika ve Emperyalist güç, bugüne kadar siyonizmi besleyen ve koruyup kollayan batı cephesinin önderliğini yaptığını unutuyor Angele Merkel!

Müslümanlar birbirine düşman kesilmiş, yanlış din anlayışına maruz kalmış, bid’at ve hurafelerle indirilen din kaybolmuş, uydurulan bir din anlayışı ile sözde din adına konuşan bir sürü yeniliğe kapalı ve “eskiler yenilere bir şey bırakmamış” deyip dinin ilerlemesinin önüne set vazifesini icra etmiş, taassup ve taklitçiliğin önü alınamaz bir duruma geldiği bir dönemi anlatıyor Angele Merkel!

İngilizler ve diğer Batılıların Hintli bir sahtekardan bir peygamber taslağı çıkarmak için gösterdikleri amansız gayretleri sonucu bu kişi Müslümanlar arasındaki cihadı kaldırıp onları savaş külfetinden kurtaracak ve onlara zillet ve alçaklık elbisesi giydirecekti. Yeni peygamber iddiasına yol açık olduğu sürece nebi olduğunu düşleyen ve kendisine Allah’ın kitabını neshetme yetkisini veren yüzlerce deccalın çıktığı bir dönemi anlatıyor Angele Merkel!

Müslümanlar! İnancınızdan sizi koparan ve kendi kültürünü içimize koyarak kalbimizi ve beynimizi yitirme ile karşı karşıya kaldığımız yabani ve zararlı ayrık otlarından temizleme zamanı gelmedi mi? Sağlam bir akide ve salih amelle Allah’ın ipine sarılmanın zamanı gelmedi mi? Allah rızası için Angele Merkel gibileri ve emperyalist güçlerin oyuncağı olmaktan kurtulmanın zamanı gelmedi mi? Vesselam.

Muhammed Zeki Mirzaoğlu

Araştırmacı Yazar

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.