Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) Uzmanı Doktor Celal Ayral, kronik hastalıklar ve bağışıklık sistemi sorunlarında modern tıbbın tek başına yeterli olmadığını belirterek, geleneksel tıbbın bilimsel temellerle desteklenerek modern tıpla entegre edilmesi gerektiğini söyledi.
GETAT Uzmanı Doktor Celal Ayral, kronik hastalıklar ve bağışıklık sistemi rahatsızlıklarında modern tıbbın çoğu zaman yalnızca semptomları geçici olarak bastırdığını, kalıcı çözüm sunmakta yetersiz kaldığını belirtti.
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin binlerce yıllık geçmişe sahip olduğunu vurgulayan Ayral, bu yöntemlerin bilimsel temellerle desteklenmesi gerektiğini söyledi.
Modern ve geleneksel tıbbın entegre edilmesinin hastaların daha kısa sürede ve daha az ilaçla kalıcı şifaya ulaşmasını sağlayabileceğini vurgulayan Ayral, halkı bilinçli davranmaya ve tedavileri ehil kişiler aracılığıyla yaptırmaya çağırdı.
Ayrıca Türkiye’nin ilaç kullanımında Avrupa birincisi olduğunu hatırlatarak, bu bütüncül yaklaşımın hem sağlık hem de ekonomi açısından fayda sağlayacağını ifade etti.
Ayral, modern tıbbın migren ve alerji gibi kronik rahatsızlıklarda hastalığı kökten tedavi etmek yerine, sadece semptomları geçici olarak bastırabildiğine dikkat çekti.
Doktor Celal Ayral
“Modern tıp, tedavi edici özelliğinden çok şikayetleri giderici özelliğe sahip”
Ayral, “Özellikle kronik hastalıklarda ve bağışıklık sistemi hastalıklarında modern tıp, tedavi edici özelliğinden çok şikayetleri giderici özellik kazanmaktadır. Bir migren hastasında migreni tedavi etmiyor, ancak belli bir süre ağrının kesilmesini sağlıyor. Veya alerji hastalığında alerji kökünden değil, alerjinin belli bir süre vücuda yansımamasını, şikayetlerin oluşmamasını sağlıyor. Bu yüzden modern tıp, kronik hastalıklarda maalesef çok etkin değil.” dedi.
“Geleneksel tedaviler artıyor”
Doktor Ayral, geleneksel tıbbın binlerce yıllık geçmişi olduğunu ve halk arasında nesiller boyunca uygulandığını ifade ederek, “Geleneksel tedaviler 5 bin yıldan uzun bir süredir halk arasında zaten uygulanan tedavilerdir. Bu tedaviler bilimsel yönlerini de kazanmasıyla halkın ona olan güveni artmaktadır. Halkımız atalarından gördüğü şekliyle bu tedavileri uygulayagelmiştir. Günümüzde dünyada da bu tedavi içeriği artmaktadır. Daha sık kullanılmaktadır.” diye konuştu.
“Geleneksel tedaviler, bilimsel makaleler içerisinde yerini alıyor”
Alternatif tıbbın bilimsel geçerliliğiyle ilgili çalışmaların ilaç firmalarının desteği olmaması nedeniyle yetersiz kaldığını söyleyen Ayral, “Alternatif tıbbın bilimsel geçerliliği dediğimiz zaman, maalesef bilimsel geçerlilik açısından ilaç firmalarının finanse eksikliğinden kaynaklı ciddi çalışmalar yapılamamaktadır. Bildiğiniz gibi ilaç lobileri çok güçlüler. Fakat şunu söyleyebilirim; Özellikle Asya ülkelerinde olmak üzere ve ülkemizde de yeni yeni yapılan çalışmalara baktığımız zaman geleneksel tedaviler, bilimsel makaleler içerisinde yerini almaktadır. Bu da bize, bu tedavilere olan güveni artırdığını göstermektedir.” ifadelerini kullandı.
“İkisi de insan sağlığına odaklanmıştır”
GETAT uygulamalarının modern tıpla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Ayral, tedavilerin bilimsel bilgiye dayalı, uzman kişilerce uygulanmasının önemini şu sözlerle dile getirdi:
“Geleneksel tıp ve modern tıp dediğimiz iki kavram, aslında ikisi de insan sağlığı üzerine odaklanmıştır. Sadece birisi lokal, bölgesel bakıyor, diğeri ise bütüncül bakıyor. Bakış açıları farklı, fakat ikisi de insan sağlığına odaklanmıştır. Elbette ki ikisinin de entegre edilmesiyle hem daha sağlıklı sonuçlar alınabilmekte hem de bu tedavilere olan güven artmaktadır. Ayrıca yan etkilerin görülmesi azalmaktadır. Hacamat için örnek vermek gerekirse, hacamattan önce kan tahlilinin yapılması, kansız ve enfeksiyonu olan kişilere hacamatın yapılmasını engelleyecektir. Yapılan sülük tedavisinde de kişinin kullandığı ilaçlar modern tıp ile sorgulandığı zaman sülüğün bilimsel olarak tespit edilen aktif enzimleriyle kullanılan ilaçların etkileşimi önlenmiş olur. Böylece kişide yan etkiler görülmemiş olur. Kısaca kan sulandırıcı alan bir insan sülük tedavisi yaptığı zaman daha çok yan etkiler gelişebilir.”
“Modern ve geleneksel tıpta ortak amaç: Zarar vermemek”
Ayral, her iki tıp yaklaşımının ortak paydasının hastaya zarar vermemek olduğunu vurguladı. Geleneksel tıp uygulayıcılarının modern tıp bilgisine sahip olması gerektiğini belirterek, Almanya gibi ülkelerde bu entegrasyonun sağlandığını hatırlattı.
Ayral, “Modern tıp ve geleneksel tıbbın öncelikli amacı öncelikle zarar verme ilkesiyle hareket ederek kişiye şifadan önce zarar vermesini engellemiş olmasıdır. Bu tedavilerin hastaya fayda verdiğini bilimsel olarak da bilmemiz gerekiyor. Bunun için geleneksel tıp uygulayıcılarının Almanya’da olduğu gibi modern tıp eğitimini de almasını tavsiye ediyorum. Anatomi, fizyoloji gibi insanı tanıması gerektiğini düşünüyorum. Sadece el alışkanlığı, kulak aşinalığıyla hastalıkların tedavi edilemeyeceğini, birisine iyi gelen bir tedavinin başkasına zarar verebileceğinin unutulmaması gerekir. Halkımıza da, geleneksel tedavileri ehil kişilerde yapmasını, mümkünse hastane ortamında yapmasını şiddetle tavsiye ediyorum. Sağlık, herkese emanet edilecek bir nimet değil. Bunun bilincinde olunması gerektiğini, her işitilene itibar edilmemesi gerektiğini, işin bilimsel yönünün de araştırılması gerektiğini belirtmek istiyorum.” dedi.
“Entegrasyon hem hastaya hem ekonomiye kazanç sağlar”
Türkiye’nin Avrupa’da en fazla ilaç kullanan ülke olduğunu hatırlatan Doktor Ayral, modern tıbbın geleneksel ve tamamlayıcı tıp ile entegre edilmesi halinde hem hastaların daha kısa sürede ve kalıcı şekilde şifaya kavuşacağını, hem de ilaç tüketiminin ve buna bağlı yan etkilerin azalacağını söyledi.
Ayral, şöyle devam etti:
“Modern tıbbın geleneksel ve tamamlayıcı tıp ile entegrasyonu mümkündür. Bu olursa hastalar daha fazla ilaç kullanmasına gerek kalmadan, daha kısa sürede, daha kalıcı bir şifaya kavuşacaklardır. Maalesef ülkemiz Avrupa’da ilaç kullanımında birinci sırada. Şayet modern tıp, geleneksel tıp ile entegre edilirse; özellikle de baş, boyun ve bel ağrısı gibi kas ağrılarında ilaç kullanımından çok geleneksel tedaviler uygulanır ve böylece kişilerin ağrı kesici başta olmak üzere diğer ilaçlara olan ihtiyacı azalmış olur. Hem ülkemiz için hem ilaçların hastada oluşturacağı yan etkiler azaldığı için hastalar kazanır hem de ekonomik olarak da ciddi bir kazanım olur.”