Yerinde sayanlar gerilemeye mahkûmdur. Özellikle evin hanımı, kendisi için faydalı olabilecek nezih ve temiz ilim, sanat ve kültür ortamlarına gitmeye, yeteneklerini geliştirmeye teşvik edilmeli ve asla engellenmemelidir. Çocuklar ise sadece bugüne göre değil, yaşayacakları geleceğe göre yetiştirilmeli, hayata o şekilde hazırlanmalıdır. Müslüman adeta bir mektep olmalıdır. Her birey, birbirinin dini ve dünyevi güzel bilgilerle donanmasına katkı sunmalıdır. Aile bireyleri, zamanın gerektirdiği bilgi, görgü, edep ve tecrübeyle sürekli bir gelişme içinde bulunmalıdır.
Eşinize hitabınız, ona bir telkindir. Siz nasıl hitap ederseniz, o da zamanla o kıvamda size yaklaşır. Eşinize “canım” diye hitap ederseniz, size can gibi davranır. Hz. Peygamber, Hz. Aişe’ye “Hümeyra (pembecik)” diye hitap ederdi. Eşleriyle gayet senli benli olurdu; onlarla birlikte güler, güldürürdü. Onların sevdiği şeylere önem verir, hoşlanmadıkları şeylerden sakınırdı.
Bir gün Hz. Aişe’ye “Benden memnun olduğun halleri, bana dargın olduğun durumları bilirim” buyurmuştu. Hz. Aişe hayretle sormuştu: “Bunu nereden biliyorsun?” Hz. Peygamber: “Benden hoşnut olduğun zaman ‘Muhammed’in Rabbine yemin ederim’ dersin. Bana dargın olduğunda ise ‘İbrahim’in Rabbine yemin ederim’ dersin” buyurdu. Hz. Aişe gülümseyerek itiraf etti: “Evet, aynen dediğin gibi. Ama darıldığım zaman senin sadece adını anmam, gönlümdeki sevgim hiç eksilmez.” (Buhari, Müslim)
Geçimsiz kadın ve erkek yoktur; birbirini anlayan ve idare eden eşler vardır. Eşler arasındaki sağlıklı diyalog, doğru sözle mümkündür. “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” denilmiştir. Sultan Süleyman, Hürrem’den olan oğlunu idam ettirmeye karar verdiğinde, Hürrem ona şöyle seslenmişti: “Yüksek ruhlarda kin barınmaz, sen yüksek ruhlu bir insansın, affet oğlunu.” Kanuni bu sözlerden etkilenerek oğlunu affetmiştir.
Aile içi tartışmalardan değil, iletişimsizlikten korkmak gerekir. Tartışmalar maskeleri düşürür, samimiyet getirir. Duygu ve düşünceler abartılmadan ifade edilirse, iletişim kolaylaşır. Aile bireyleri, birbirinin hatasını büyütüp meziyetini küçültmemelidir. Kendi yaptığın kötülüğü büyük, başkasının sana yaptığı iyiliği büyük gör. Tersi ise kibirdir.
Geleceğin ordularını bekleme. Sen bugündesin. Güneşi doğmamış bir gün için kaygılanmak, olmayanı yaşamaya çalışmaktır. Eski hataları tekrar tekrar gündeme getirmek, onları taze tutmaktır. Geçmişte takılı kalmak, gelecekte yaşamaya çalışmak gibi, bugünü heba eder.
Evlilikte denge önemlidir. Erkek eşinin varlığını kabullenmeli, sınırlarını ihlal etmemelidir. Kadın da eşinin kendine tamamen teslim olmasını beklememelidir. Çünkü eş olmak, esir olmak değildir. Hacı Bektaş-ı Veli’ye “Bu kadın senin eşin midir?” diye sorduklarında, “Hayır, o benim eşitimdir” demiştir. Eşler birbirlerinden vazgeçmeden, saygı sınırlarını aşmadan ortak bir yerde buluşmalıdırlar.
Çin atasözünde dendiği gibi: “Yanına gelinceye kadar köprüden geçme.” Yani vakti gelmemiş meseleleri kendine dert edinme. Henüz yaşanmamış olaylar üzerinden hüküm vermek, eşler arasındaki anlaşmazlığı körükler. Senin sadece üç günün vardır: Dünün geçti, yarının garantisi yok. Bugün ise seninle beraberdir. Allah’tan kork, vaktini güzel değerlendir.
Zaman, gerçekten yaşadığımız tek sermayedir. Bebek “çocuk olduğumda”, çocuk “genç olduğumda”, genç “evlendiğimde”, evli “emekli olduğumda” der… Sonra bir bakar ki, hayat geçmiş ama yaşanmamıştır. Hayat dakika dakika, saat saat yaşanır. Bugününü yaşa. Dünü pişmanlıkla, yarını endişeyle yitirme.
Kişi zihninde geçmişi tekrarladıkça üzülür. Ama bu ne ona ne de çevresine fayda sağlar. Sabah kalktığında akşamı, akşam olduğunda sabahı bekleme. Uzun emeller peşinde koşma. Güzel işler yap, ahlakını güzelleştir, sağlığına dikkat et ve insanlarla iyi geçin.
Hz. Peygamber, tatlı sözü ve yumuşak huyuyla insanların gönlünü kazanan bir insandı. Eşleri bile onu paylaşmakta zorlanır, yanlarında birkaç dakika daha fazla kalması için yarışırlardı. Onları zaman zaman gücendirse de asla kalp kırıcı bir söz söylemezdi. Bu hâliyle, bugünün eşlerine örnek olacak bir zarafet ve sabır abidesiydi. Vesselam.
Muhammed Zeki Mirzaoğlu
Araştırmacı Yazar