Günümüz bilgi çağında bireyler pek çok soruyla karşılaşıyor: “Hayatta amaç nedir?”, “Nasıl karar veriyorum?” ya da “Ne zaman işe yarayan inanç sistemleri inşa ederim?” İşte tam bu noktada “felsefi danışmanlık” sahneye çıkıyor – bir zihinsel refleks bölgesi, klasik psikolojik danışmanı tamamlayan, varoluşsal ve kavramsal sorgulamayı merkeze alan bir yaklaşım.
Felsefi Danışmanlık Nedir?
1980’lerde Almanya’da Gerd Achenbach’ın öncülüğünde başlatılan bu yöntem, düşünceyi terapiye dönüştürüyor. Danışanla felsefe tarihinin Sokrates’ten Stoacılara uzanan geleneksel sorgulama teknikleri uygulanarak “felsefe yapmak” üzerine kurulu süreçler yürütülüyor. Felsefi danışmanlar, danışanın günlük yaşamda karşılaştığı varoluşsal belirsizliklerini; zihnindeki kalıp, inanç ve anlam yapılarından kaynaklanan sorunsallar üzerinden ele alır. Duygusal destek yerine kavramsal farkındalık sağlarlar.
Bu Ne Sağlar?
Türkiye’de Durum Ne?
Türkiye’de felsefi danışmanlık hâlâ gelişmekte olan bir alan. İstanbul, Bursa ve diğer şehirlerde üniversitelerin lisansüstü programlarında dersler veriliyor. Bazı özel merkezlerde birebir seanslar yapılarak, kişiler kariyer, anlam arayışı ve yaşam amacı üzerine düşünmeye yönlendiriliyor. Ancak Türkiye’de bu hizmetin “yasal bir meslek” statüsü henüz tanınmış değil; profesyonel eğitim standartları, etik çerçeveler ve uzmanlık sertifikaları netleşmiş değil. Dileğimiz en kısa sürede resmiyet kazanması yönünde.
Farklı ya da Alternatif?
Felsefi danışmanlık, psikolojik danışmanlıkla rekabet içinde değil; aksine, “tamamlayıcı bir rol” oynuyor. Psikolojik destek daha çok psikodinamik ve duygusal konulara odaklanırken; felsefi danışmanlık kavramları, zihinsel şemaları, inanç ve değer yapılarını tartışıyor.
Son Değerlendirme
Felsefi danışmanlık, bireyin “zihin laboratuarında” yürüttüğü bir iç keşif yolculuğudur. Türkiye’deki yükselişi, insanın kendini yeniden üretebileceğine dair bir umut taşır. Ancak bu disiplinin etkili biçimde topluma nüfuz edebilmesi için:
Eğer bu adımlar atılırsa, felsefi danışmanlık Türkiye’de yalnızca entelektüel bir merak olmaktan çıkıp, “zihin dostu, düşünce hekimliği yapan bir rehberlik biçimi” olarak yerleşebilir. Çünkü zihinsel sağlık sadece “ruhsal değil”; aynı zamanda “anlamla yoğrulan bir düşünce özgürlüğü” gerektirir.
Eğitim Danışmanı Abdullah Basmacı