Çoğu zaman şu eleştiriyi duyuyorum: “Yazılarında hep eleştiriyorsun, hiç mi övgüye değer bir iş yok?”
Haklısınız… Belki övmek benim işim değil; ama hakkı teslim etmemek de gazeteciliğin ruhuna yakışmaz.
Bugün bu köşeyi, uzun zamandır kendisini bazı konularda eleştirdiğim için aramızda mesafe bulunan Batman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Abdülkadir Demir’e ayırıyorum. Çünkü bu kez gerçekten takdir edilmesi gereken, şehir adına umut verici bir işe girişti.
Hepimizin gözleri önünde gençlerimiz uyuşturucu bataklığında çırpınıyor. Yıllardır konuşuyor, şikâyet ediyor, acısını içimizde taşıyoruz; ama ne yazık ki somut bir adım atmıyoruz. İşte tam da bu noktada Demir, elini taşın altına koyarak rehabilitasyon köyü projesini duyurdu. Üstelik yalnızca sözde kalmadı; kendi cebinden 5 milyon lira bağışlayacağını açıkladı. BATSO olarak tüm imkânlarını, iş dünyasını ve çevresini de bu mücadeleye dâhil etme sözü verdi. Vali, milletvekilleri ve ilgili tüm kurumlarla görüşerek tam destek aldı.
Bu proje, doğru kurgulanırsa Batman için tarihi bir dönüm noktası olabilir. Çünkü dünyanın farklı ülkelerinde bu işin başarıyla yapılmış örnekleri var. Özellikle İtalya, uyuşturucuyla mücadelede geliştirdiği rehabilitasyon modelleriyle dünyaya örnek gösteriliyor.
Mesela 1978’de Rimini yakınlarında kurulan San Patrignano… Avrupa’nın en büyük terapi topluluğu. Burada bağımlılıkla mücadele eden gençler yaklaşık 30 ay boyunca yatılı kalıyor. Sadece tedavi görmüyorlar; tarımda, hayvancılıkta, el sanatlarında, atölyelerde üretime katılıyorlar. Hem sorumluluk almayı öğreniyor, hem meslek edinip topluma yeniden kazandırılıyorlar. Üstelik bu topluluk, kendi üretimiyle kendi masraflarını karşılayarak sürdürülebilir bir yapıya kavuşmuş durumda.
Bir diğer örnek Abruzzo bölgesindeki Soggiorno Proposta topluluğu… Burada da gençler için 12–15 ay süren programlar uygulanıyor. Günlük yaşam disiplini, ortak sorumluluklar, terapi ve eğitimle desteklenen bu süreç, sonunda yeniden topluma dönüş aşamasıyla tamamlanıyor. Yani gençler sadece bağımlılıktan kurtulmuyor, aynı zamanda hayata yeniden bağlanıyor.
Batman’da kurulacak rehabilitasyon köyünün de benzer bir modelle kurgulanması, başarı şansını artıracaktır. Örneğin:
Meslek Edindirme Atölyeleri: Gençler marangozluk, demircilik, tekstil, seramik gibi alanlarda üretime katılabilir.
Tarım ve Hayvancılık Faaliyetleri: Köyün kendi sebze ve meyvesini üretmesi, hayvancılıkla uğraşması hem terapi olur hem de ekonomik sürdürülebilirlik sağlar.
Sanat ve Spor Alanları: Müzik, resim, tiyatro, spor faaliyetleri hem rehabilitasyonu güçlendirir hem de gençlere yeni bir hayat alanı açar.
Eğitim ve Psikososyal Destek: Okuma yazmadan meslek eğitimine, psikolojik danışmanlıktan sosyal beceri kurslarına kadar geniş bir yelpazede destek sunulmalı.
Topluma Yeniden Kazandırma: Program sonunda gençlere iş bulma, topluma geri entegrasyon ve aile bağlarını yeniden kurma konusunda destek verilmelidir.
Batman’da planlanan rehabilitasyon köyü eğer bu örneklerden ilham alarak inşa edilirse, inanıyorum ki uyuşturucu bataklığına düşmüş gençlerimiz için gerçek bir kurtuluş kapısı olacak. Yeter ki işin özü samimiyet, hedefi ise sadece gençlerimizin geleceği olsun.
Ben bir Batmanlı, bir gazeteci ve en çok da çocuklarımız için yüreği yanan bir insan olarak bu projeye desteğimi esirgemeyeceğim. Bu defa hep birlikte omuz vermeliyiz. Çünkü başarabilirsek, Batman yalnızca kendi gençlerini kurtarmakla kalmaz; Türkiye’nin örnek şehri olur.
Son olarak siz değerli okurlar, sevgili Batmanlı hemşehrilerime sesleniyorum:
Bu proje bir bina ya da birkaç tesisten ibaret değil; kaybolmak üzere olan hayatların yeniden filizlenmesi, kararan gözlerde yeniden ışığın parlamasıdır. Her kurtardığımız genç, sadece bir evladımız değil; bu şehrin yarınlara umutla yürüyen bir nefesi olacak.
Gelin, bu umudu büyütelim. Hep birlikte el verelim, taş üstüne taş koyalım. Çünkü biz sahip çıkarsak, bugün kaybolan yarınlarımız, yeniden doğacak baharlarımız olabilir. Unutmayalım: Çocuklarımız bizim geleceğimizdir, onları kazanmak da elimizdedir.