Dünya yeni bir çağın eşiğinde… Mazlumların sesi yükseliyor, zalimlerin surları çatırdıyor. Tarih boyunca imanla direnen seçkin topluluklar olmuştu; bugün de o ruh yeniden sahneye çıkıyor. Filistin’deki direniş, ümmetin kalbinden yükselen bir çağrıya dönüşmüş durumda. Allah’ın, “Ve yarattıklarımızdan öyle bir topluluk vardır ki, hakka iletir ve onunla adaletle hükmederler.”(Arâf:159) ayetiyle işaret ettiği, ‘Zafer Nesli’nin ayak sesleriyle yankılanıyor:
Bugün Filistin topraklarından yükselen direniş, sadece bir halkın değil; ümmetin, insanlığın ve adalet arayışının ayak sesleridir. Zafer Nesli, tarihin tanıklığında yeniden sahneye çıkıyor.
Dünya, zulmün en çıplak hâline Filistin’de şahitlik ediyor. On yıllardır işgale, baskıya ve sistematik kıyıma direnen Filistin halkı, imanları ve kararlılıklarıyla çağımızın “Zafer Nesli”ni temsil ediyor. Onlar, hakka sarılan, sabırla direnen ve zulme boyun eğmeyen bir topluluk.
Rasûlullah (sav)’in, “İslam garip olarak başladı, başladığı gibi garip olarak dönecektir. Ne mutlu o gariplere!”(Müslim). Bugün Filistin’de ve mazlum coğrafyalarda garip düşen müminler, işte bu müjdeye nail olanlardır. Onlar, kalabalıkların gafletine rağmen hakikatin temsilcileridir.
Kur’an’ın, “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allah öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçakgönüllü, inkârcılara karşı onurlu ve zorludurlar. Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar.”(Mâide:54) diye işaret ettiği topluluktur.
Tutsak İslam toprakları onların elinde kurtuluşa erecektir. Filistin’i kurtaracak olan onlar olacaktır. Yahudiler kesin yenilgiyi onların çabaları sonucunda tadacaktır. Bu arada bütün kâinat, ağaçlar, taşlar ve her şey onların safında yer alacak, onlara düşmanlarının saklandıkları delikleri gösterecektir. Ya hal diliyle ya da bilinen dil ile. Yani, sözgelimi: “Ey müminler, ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel, işini bitir!” (Müslim, Buhari) diyecektir.
Bugün görüyoruz ki, uluslararası vicdan uyanıyor. Filistin’in haklı mücadelesi artık inkâr edilemiyor. Dünya devletleri birer birer Filistin’i tanıyor, zulmü işleyenlerin yalnızlaştığına tanıklık ediyoruz. Spor arenasından siyasete, diplomatik platformlardan kültürel sahnelere kadar, zalimlerin dışlandığı bir dönemin kapısı aralanıyor. Bu, Kur’an’ın ve Peygamber (sav)’in müjdelediği bir tablonun çağımızdaki yansımasıdır.
Zafer Nesli’nin ayırt edici özellikleri vardır: İman: Onlar Allah’a sarsılmaz bir şekilde inanır ve hayatlarının her alanını bu inanç üzerine kurarlar. Adalet: “Allah, size adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emreder; hayasızlıktan, fenalıklardan ve azgınlıktan men eder.(Nahl:90 ayetinin muhatabıdırlar. Sebat: Zorluklara rağmen vazgeçmez, küçük menfaatler uğruna yollarını değiştirmezler. İlim: Kur’an’ı okuyan, anlayan, Sünneti kavrayan; bilgi ve hikmeti hayatlarının merkezine alan bir nesildirler. Birlik: Parçalanmışlığa değil, ümmetin vahdetine inanır; kardeşlik bağlarını güçlendirirler.
Bu özellikler, onların hem mazlumlara umut hem de zalimlere korku kaynağı olmalarını sağlar ve onları güvende tutar.
Zafer Nesli’nin ayak sesleri sadece Filistin’de değil, bütün dünyada duyulmaktadır. Zulmün görünür olduğu her yerde, vicdanlar harekete geçiyor. İnsanlık, zalimin yanında değil, mazlumun safında yer almanın onurunu yeniden hatırlıyor. Bu, sadece bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın mücadelesidir.
Bu nesil, peygamberlik mirasının taşıyıcısı bir nesildir. Davetçilerin, hakikat çizgisine sahip çıkanların yükünü yüklemiş bir nesildir. İnanç ve şuurla bu mirasın gönüllü bekçileridir. “Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir.”(Cuma:5) ayetinde ifade edilen hali gibi değildir halleri.
Zafer Nesli, Rasûlullah’ın: “Kardeşlerimi görmeyi çok isterdim.” Ashab: “Biz senin kardeşlerin değil miyiz ya Rasûlallah?” dediklerinde, “Sizler benim ashabımsınız; kardeşlerim ise beni görmeden bana iman edenlerdir.”(İbn Mace) “ve sizin gibi dinine sarılan kimsenin kazandığı sevap, sizden aynı ameli işleyen elli kişinin sevabını kazanır.”(Ebu Davud, Tirmizi) müjdesine nail olanlardır.
Zafer, sadece bir toprak parçasının kurtuluşu değildir; zafer, imanla, adaletle ve sabırla yaşanan bir hayatın eseridir. Kur’an’ın ve Sünnet’in rehberliğinde yürüyen nesil, tarihin her döneminde insanlığa umut olmuş, zulme karşı dimdik durmuştur.
Bugün, Filistin’de yükselen direniş, bu müjdeyi yeniden insanlığın gündemine taşımaktadır. Zafer Nesli, geçmişin mirası, bugünün ümidi ve geleceğin ışığıdır. Onların ayak sesleri, zalimlerin uykusunu kaçırıyor; mazlumlara ise umut veriyor. Zafer, hakka sarılanların, sabırla direnenlerin, adalet için yürüyenlerin olacaktır!
İşte Zafer Nesli budur; imanla yoğrulmuş, adaletle donanmış, sabırla direnen ve hak uğruna yürüyen bir nesil. Onlar yalnızca Filistin’in değil, tüm mazlumların umudu, zulme karşı direnişin simgesidir. Tarih, onların adını altın harflerle yazacak; Allah’ın izniyle zafer, hakka sarılanların, sabırla direnenlerin ve birlik içinde yürüyenlerin olacaktır! İşte bu, Zafer Nesli’nin ebedî çağrısıdır — geçmişten geleceğe yankılanan bir direniş, bir umut ve bir zafer manifestosu!
Muhammed Zeki Mirzaoğlu
Araştırmacı yazar