Gençlerin en büyük imtihanlarından biri, insan tabiatının en güçlü çağrılarından olan cinsel dürtüleridir. Cinsel hayata dair ahlak kanunu; doğal olmayan lezzetlerden uzak durmak ve şehevi davranışları meşru, namuslu bir çerçevede yaşamak üzerine kuruludur. Fakat bu, korkudan ya da utangaçlıktan değil; ahlaki bir neticeyi gözeterek şehvetin esaretinden özgürleşmeyi hedefleyen bir irade ile mümkündür.
Utangaç bir çekingenlik veya “Görenler ne der?” korkusuyla hareket edenler, zahiren korunmuş görünseler de hakikatte bunun ahlaki bir değeri yoktur. Çünkü bu tavır iradeden değil, korkudan beslenir.
“İffet hem kadında hem erkekte gücün ve ahlaki güzelliklerin kaynağıdır.”
Şairin nüktesi ise insanın tabiatına ince bir dokunuş yapar: “Armut deyip geçmeyin; onun ilk hecesi birçok insanda yoktur.”
Başarı sabır ve sebatla kazanılır. Cinselliğin çağrısına karşı direnmek de aynı şekilde bir kararlılık, bir istikrar ister.
Şehvet, başlangıçta zayıf bir kıvılcımdır. Erken fark edilirse söndürülmesi kolaydır. Ancak kişi onu kışkırtan görüntülere, konuşmalara ve hayallere alan açarsa, bu kıvılcım hızla büyür.
Bu nedenle gençler, özellikle şu hususlarda dikkatli olmalıdır:
- Cinselliği çağrıştıran roman, hikâye, gazete ve dergilerden uzak durmak,
- Pornografik görüntü ve müstehcen içeriklerden sakınmak,
- Bu konuların konuşulduğu ortamlara girmemek.
“Bu dünyada hakikaten aşka lüzum var; fakat aşk zaten yeterince mevcut.
“O hâlde bu hissi artırmaya çalışmak niye? Yazarlar diğer ahlaki duyguları güçlendirsin. Edebiyat ve sanat dahi insan ruhunu tahrik etmeye değil, terbiye etmeye hizmet etmelidir.
İnsan yalnızca kötülükten kaçarak değil; iyiliğe yönelerek de kemale erer. Çiçero’nun dediği gibi: insan nefsi esaretten kurtulduğunda; ilme, sanata, siyasete, güzel sanatlara ve felsefeye yönelerek kendini kat kat yüceltir.
Ziya Paşa’nın dediği gibi, “Nefsin seni ram etmeye, sen nefsini ram et.” Gerçek zafer, dış dünyada değil; insanın kendi iç âlemindeki arzulara karşı kazandığı zaferdedir. Bu zafer sabırla, ilimle, dua ile, oruçla ve iradeye sadakatle elde edilir.
Unutma: Gömlek değiştirir gibi dost değiştirilmez. Gerçek dost, senden ayrı biri olsa da aslında senin bir yansımandır. Günümüzde gençlerin düştüğü en büyük tuzaklardan biri, kötü arkadaş çevresidir. Özellikle üniversitelerin ve büyük şehirlerin ortamları; sigara, içki, uyuşturucu ve çapkınlık gibi heveslerin yoğun biçimde yayıldığı yerlerdir. Kötü arkadaşlar:
- Sigara, içki ve uyuşturucunun yollarını öğretir,
- İlk çapkınlık tecrübelerini bir marifet gibi anlatır,
- Gençlerin utangaçlığını kırmak için baskı ve ısrar uygular,
- Ahlaki çöküşlerini başkalarına bulaştırmak için adeta yarışırlar.
Bu kişiler, içlerindeki sefahati yaymak için çalışır; tıpkı hastalığını başkasına bulaştırmak isteyen bir hasta gibi. “Seni günahından dolayı uyaran, aslında seni seven dosttur.” Hz. Ömer’in şu sözü, dostluğun asıl ölçüsünü en güzel şekilde ifade eder: “Bana kusurlarımı gösteren kimseye Allah merhamet etsin.”
Gençlik; heveslerin, duyguların ve hayallerin coştuğu bir çağdır. Aynı zamanda iradenin, iffetin ve ahlakın en çetin sınavıdır.
Gerçek güç; tutkularına kapılanlarda değil, tutkularını yönetebilenlerde tecelli eder. İnsan arzularını dizginlediği ölçüde büyür; iradesine hâkim olduğu kadar özgürleşir.
Gençlik, insana büyük bir enerji ve fırsat sunar. Bu fırsat ya heba edilir ya da insanı zirveye taşır. Bunun belirleyicisi ise; iradesine sahip çıkan genç ile heveslerine kapılan genç arasındaki farktır. Gerçek özgürlük; arzulara teslim olmakta değil, arzuları yönetebilmekte gizlidir. Vesselam
Muhammed Zeki Mirzaoğlu
Araştırmacı yazar