Bir öğrencinin sessizliğinde, sadece içine kapanmak yoktur. Belki de teneffüslerde saklandığı köşelerde; dışlandığı oyunlarda, çantasına gizlice bırakılan alay notlarında boğuluyordur. Evet, konumuz: Akran zorbalığı.
Eskiden “çocuk çocukla oynar” diyerek geçiştirilen şeyin artık adı var. Ve adı konan her şey gibi, bu da ciddiye alınmalı.
Zorbalık Nedir, Ne Değildir?
Akran zorbalığı, bir öğrencinin başka bir öğrenciye fiziksel, sözel, duygusal ya da siber yollarla kasıtlı olarak zarar vermesidir. Bu sadece yumruk ya da itiş kakış değildir.
“Sen buraya ait değilsin.”
“Onu takmayın, yalnız takılıyor zaten.”
“Fotoğrafını paylaştım, komikti.”
Bu cümleler, bir çocuğun ruhunda silinmeyen izler bırakır.
Zorbalık, öyle bir yaradır ki; kanı akmaz ama can yakar.
Sessizlik En Büyük Suç Ortağıdır
Birçok öğrenci, yaşadığı zorbalığı anlatamaz. Korkar, utanır, inanılmayacağını düşünür.
Öğretmen görmez, arkadaş “karışmak istemez”, veli “abartıyorsun” der.
Ve çocuk yalnız kalır.
Zorbalıkla mücadele, ancak o sessizlik duvarı yıkıldığında başlar. O duvar, sadece empatiyle değil, etkiyle de yıkılır.
Peki Ne Yapmalı?
Bir çocuk davranışlarında değişiklik gösteriyorsa; içine kapanmışsa, okula gitmek istemiyorsa, dikkat! Belki de size “anlatamadığı” bir şey yaşıyordur. İlk adım, güven duygusunu kurmak.
Okullarda sadece matematik, fen, türkçe değil, duygu okuryazarlığı da öğretilmeli. “Bir arkadaşına kötü bir şey yaptığında onun kalbinde ne olur?” sorusu, belki de birçok kuraldan daha öğreticidir.
Zorbalığa tanık olan ama sessiz kalan çocuklara “izleyici” değil, müdahil birey olma bilinci kazandırılmalı. Çünkü zorbalık sadece yapanla değil, seyredenle de büyür.
Bir fotoğraf, bir yorum, bir etiket… Hepsi bir çocuğun psikolojisini alt üst edebilir. Aileler dijital dünyaya yabancı kalmamalı. Sosyal medya hesapları denetlenmeli, ama yasaklayarak değil; anlayarak.
Unutmayın, zorbalık yapan çocuk da bir şeyin mesajını verir. İlgisizlik, şiddet görme, dikkat çekme arzusu… Bu çocuklar da “cezalandırılmadan önce anlaşılmalı.”
Son Söz:
Akran zorbalığı bir çocuğun sadece okul hayatını değil, tüm yaşamını etkiler.
Biz yetişkinler, görmezden geldikçe bu karanlık gölge büyür.
O yüzden Rehberlik öğretmeni olarak öğretmene, veliye, öğrenciye bir çağrım var:
Gözünüzü kaçırmayın. Çünkü bazen bir bakış, bir çocuğun kendini yeniden değerli hissetmesini sağlar.
Ve unutmayalım…
Sessiz kalan her zorbalık, bir çocuğun sesini çalar.
Eğitim Danışmanı Abdullah Basmacı