Müslümanın Vasfı: Cesaret ve Kararlılık

Yayınlama: 25.10.2025
A+
A-
     Müslüman, inandığı değerlerden taviz vermeyen, zorluklar karşısında yılmayan ve sorumluluk almaktan çekinmeyen bir karaktere sahiptir. Cesaret, sadece tehlikeye atılmak değil; doğru bildiği yolda sebat etmek, adaletten ayrılmamak ve imanla direnmek demektir.
     Kur’an’da Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Sabredin, direnin, nöbetleşe dayanışın ve Allah’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.” (Âl-i İmrân: 200) “Kim Allah’a dayanıp güvenirse, O ona yeter.” (Talâk:3)
     Hz. Peygamber (sas) de cesaretin önemine dikkat çeker: “Mümin güçlü olur; Allah katında en hayırlısı, Allah’a en faydalı olandır.” (Müslim) “Gerçek kahraman, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olandır.” (Buhari)
     Cesaret ve kararlılık hem iman hem karakter meselesidir. Kararlı insan, hedefinden sapmaz; zor şartlarda bile umudunu kaybetmez. Müslüman, karşılaştığı engeller karşısında pes etmez; çünkü bilir ki her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. (İnşirah, 94:5–6)
     Tarih boyunca iman uğruna gösterilen cesaret, Müslümanın en belirgin vasıflarından biri olmuştur. Ebu’l-Kelâm Âzâd, İngiliz sömürge yönetimine karşı mahkemede şöyle demiştir: “Benim suçum, milletimin özgürlüğünü istemek ve onun onurunu savunmaktır. Eğer bu bir suçsa, ben bu suçu işlemeye devam edeceğim… Benim davam bir şahıs davası değil, bir milletin diriliş davasıdır. Bu dava, esareti reddeden bir inancın, imanla yoğrulmuş bir kararlılığın davasıdır.”
     Ebu’l-A‘lâ el-Mevdûdî, idamla yargılanırken af dileme teklifine karşılık şöyle demiştir: “Af dilemiyorum. Şayet Allah benim canımı kendi yoluna feda etmemi istemişse, bu ilahî iradeye boyun eğerim. Yok eğer Allah benim canımı kendi yoluna feda etmemi istememişse, bana hiçbir şey yapamazsınız.”
     Hz. Hübeyb bin Adiyy ise, esir edilip şehit edilmeden önce şöyle demiştir: Vallahi, Muhammed’in (sas) yerine ben kurtulsam da O’nun ayağına bir diken bile batmasını istemem.”
     Bu örnekler, Müslümanın cesaretinin imanla nasıl beslendiğini, kararlılığın nasıl bir irade gücüne dönüştüğünü gösterir. Cesaret, sadece bireysel bir erdem değil; toplumsal ve ahlaki sorumluluğun da bir gereğidir.
     Günümüzde Müslümanın cesareti, sadece fiziksel zorluklarla değil; adaletsizlik, haksızlık ve yanlış bilgilere karşı durmak şeklinde de kendini gösterir. İslam tarihinden ve günümüz örneklerinden öğrenilen ders şudur:
  • Cesaret, doğru bildiği için direnmektir.
  • Kararlılık, zorluklar karşısında yılmamaktır.
  • İman, korkuyu cesarete dönüştüren güçtür.
     Bugün eğitim, sosyal sorumluluk ve liderlik alanında Müslüman bireyler, bu ruhu taşır; topluma faydalı olmayı, adaleti savunmayı, haksızlık karşısında sessiz kalmamayı görev bilirler.
     Bu örnekler ve açıklamalar, Müslümanın cesaret ve kararlılığının yaşamın her alanına yayılabileceğini gösterir.
Müslüman, korkuya değil imana, zulme değil hakka, dünyevi tehditlere değil ilahi kudrete dayanır. Zorluklar karşısında dimdik durur; hakikati savunur ve iyiliği hâkim kılmak için çabalar.
     Sonuç olarak: Müslümanın vasfı, sadece bireysel bir erdem değil; toplumsal bir sorumluluk, ahlaki bir mihenk ve imanla yoğrulmuş bir karakter modelidir. Tarihten günümüze uzanan örnekler, cesaret ve kararlılığın, her Müslümanın yaşayan mirası olduğunu gösterir.
Muhammed Zeki Mirzaoğlu/Araştırmacı Yazar
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.