Yahudiler Antlaşmayı Ne Zaman Bozmadılar ki?

Yayınlama: 02.11.2025
Düzenleme: 02.11.2025 12:10
A+
A-
     Dediler ki, “Yahudiler Gazze’de antlaşmayı bozmuş.”
Ne zaman bozmadılar ki? Hz. Musa (a.s.) onları azgın Firavun’un zulmünden Allah’ın inayetiyle kurtardıktan sonra, o Rabbine münacata gittiğinde, Hz. Harun’un tüm ikazlarına rağmen buzağıdan bir put yapmamışlar mıydı?
     Hz. Peygamber (sav), Medine’ye hicret ettikten sonra, Kureyş ve Arap müşriklerine karşı Yahudilerle ortak bir cephe kurmayı düşünmüştü. Belirtilere bakılırsa, bu kararını verdikten sonra dönemin Yahudi geleneklerini incelemiş, onlarla yakınlık kurmayı tasarlamıştı.
     Nitekim     Allah’ın şu buyruğunu uygulamaya koydu: “Bize indirilene de size indirilene de iman ettik. Bizim tanrımız da sizin tanrınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuzdur.” (Ankebut, 46)
     Peygamberimiz onlara en güzel karşılığı vermekte gecikmedi. Liderleriyle görüştü, büyüklerine yakınlık gösterdi. Tevhid bağlıları olarak Ehli Kitap olmaları sebebiyle sevgiye dayalı bağlar kurdu. Hatta onların oruç tuttukları günde (Aşure Günü) oruç tuttu. (Buhari) Muhacirlerle Ensar arasında bir kardeşlik sözleşmesi düzenledi. Bu belgede Yahudilerle karşılıklı saldırmazlık taahhüdü de vardı. (Mahmud Şakir)
Medine Anlaşması ve Yahudilerin İhlali
     Hz. Peygamber, Evs ve Hazrec kabilelerinin yanı sıra, üç Yahudi kabilesi —Kaynukaoğulları, Nadiroğulları ve Kureyzaoğulları— ile de ayrı ayrı saldırmazlık anlaşmaları yaptı. Bu anlaşmalara göre:
  1. Müslümanların düşmanlarıyla iş birliği yapmayacaklardı.
  2. Peygamber ve Müslümanlar aleyhine gizli ya da açık hiçbir girişimde bulunmayacaklardı.
  3. Aksi hâlde Hz. Peygamber onları cezalandırma hakkına sahip olacaktı.
Bu anlaşmayı sırasıyla Muhayrik, Huyayy b. Ahtab ve Ka’b b. Esed imzaladı.
     Ancak tarih gösteriyor ki, Medine’deki üç ana Yahudi kabilesi —Benî Kaynuka, Benî Nadir ve Benî Kurayza— sürekli fitne üretmiş, Evs ve Hazrec kabilelerini birbirine düşürerek saltanatlarını sürdürmüşlerdir. (Hamidullah)
     Hz. Peygamber onların bu fitnelerine karşı önceleri sabırla davrandı, yakınlık gösterdi. Fakat Allah Teâlâ onların iç yüzünü şöyle bildirdi: “Ey Kitap Ehli! Allah yaptıklarınızı bilirken niçin Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorsunuz? Ey Kitap Ehli! Siz doğru olduğuna şahitken, niçin eğri göstermeye yeltenerek inananları Allah yolundan çeviriyorsunuz?” (Âl-i İmrân, 98–99)
     Ne var ki bu uyarılar da fayda etmedi. Sırasıyla Benî Kaynuka, Benî Nadir ve Benî Kurayza, yaptıkları antlaşmalara ihanet ettiler. Hz. Peygamber de anlaşma hükümlerine dayanarak onları cezalandırdı ve yurtlarından sürdü.
Medine Pazarı ve Ekonomik Bağımsızlık
     Hz. Peygamber Medine’ye geldiğinde, ekonomik gücün tamamen Yahudilerin elinde olduğunu gördü. Onlar ticareti ve fiyatları kontrol ediyor, malları stoklayarak karaborsa oluşturuyorlardı. Bunun üzerine Peygamberimiz, faiz (tefecilik) yasağını ilan etti ve Müslümanlara ait yeni, adil bir pazar kurdu.
     Mescid-i Nebevi’nin batısında kurulan bu pazarı bizzat denetledi ve şöyle buyurdu:
“Burası pazarınızdır, iptal edilmeyecek ve üzerine vergi konulmayacaktır.” (İbn Mace)
Bu sayede hem ekonomik bağımsızlık hem de adaletli bir ticaret düzeni sağlandı.
Mekkeli muhacirlerden özellikle Abdurrahman b. Avf, ticarette büyük başarı gösterdi. Yahudilerin ekonomik tekelini kırarak Müslümanları ticarette güçlü kıldı.
     Hz. Peygamber pazarda dürüstlük, ölçü-tartı adaleti ve ahlaklı kazanç ilkelerini tesis etti. Bu konuda şu hadislerle rehberlik etti:
  • “Güvenilir, dürüst tüccar kıyamet günü şehitlerle beraberdir.” (İbn Mace)
  • “Kim bize hile yaparsa bizden değildir.” (İbn Mace)
  • “Stok yapan Allah’ın rahmetinden uzak kalır.” (İbn Mace)
Peygamberimiz ayrıca pazarın düzenini sağlamak için Hisbe (zabıta) sistemini kurdu. Bu görevde kadınlar da yer aldı. Örneğin Semra bint Nuheyk, pazarlarda insanlara iyiliği emredip kötülükten sakındırıyordu.
Sonuç: Tarihten Bugüne Aynı Hatalar
Hz. Peygamber’in kurduğu bu yeni ticari düzen;
  • Faizsiz, adil ve dürüst bir ekonomiyi,
  • Toplumsal eşitliği ve ahlaki sorumluluğu,
  • Müslümanların ekonomik bağımsızlığını hedeflemiştir.
     Ne yazık ki tarih boyunca Yahudi azınlığa hep küçümseyerek baktık. Siyasette ve ekonomideki etkilerini doğru okuyamadık. Amerika, İngiltere ve Fransa gibi büyük devletlerin Yahudileri daima desteklediklerini bilmemize rağmen, onları “üfürürsek uçarlar” diyerek hafife aldık. Maalesef uçmadılar…
     Bugün İslam âleminin başına bela olan bu yapı, Müslümanların aşırı duygusal ve tedbirsiz davranışlarının bir neticesidir.
Muhammed Zeki Mirzaoğlu / Araştırmacı Yazar
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.