RAMANLI: MECLİS BABANIZIN TAPULU MALI DEĞİLDİR!

Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Dr. Ferit Tunç’un, Youtube Kanalımız üzerinden canlı yayın konuğu olan HÜDA PAR Batman Milletvekili ve Batman Belediye Başkan Adayı AV. Serkan Ramanlı, gündeme dair sorulan sorulara çarpıcı cevaplar verdi. Oldukça samimi ve verimli gerçekleşen röportajı siz değerli okurlarımız için derledik…

RAMANLI: MECLİS BABANIZIN TAPULU MALI DEĞİLDİR!
Yayınlama: 18.02.2024
Düzenleme: 18.02.2024 16:16
A+
A-

PROGRAM VİDEOMUZU LİNKE TIKLAYARAK İZLEYEBİLİRSİNİZ

Dr. Ferit Tunç: Röportajımıza son günlerdeki size yönelik söylemsel saldırılarla ilgili soruyla başlamak istiyorum. Sözcü Gazetesi’nin manşetten verdiği “BEĞENMİYORSAN ÇEK GİT” ve CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın size yönelik ağır söylemlerle yüklenmesinin altındaki asıl neden nedir?

HÜDA PAR Batman Milletvekili ve Batman Belediye Başkan Adayı AV. Serkan Ramanlı: Aslını onlara sormak lazım. Her türlü siyasi görüş bu mecliste yer alabilir. Her türlü mesele bu mecliste konuşulabilir. Her kesim insan o mecliste kendini var edebilir ve etmelidir. Sen benim standartlarıma uymuyorsan, benim kırmızı çizgilerimi kabul etmiyorsan; ben seni bu mecliste istemiyorum diyemezsiniz. Meclis, sizin babanızın tapulu malı değil, milletin meclisidir. Tek parti döneminin özlemiyle yanıp tutuşan bu kesimler sadece bizim gibiler burada yer alsın, sadece bizim kutsadıklarımızı kutsayanlar bu mecliste bulunsun hevesinde olsalar bile artık gerçekleri kabul etmeleri lazım ve günün sonunda bize alışacaklar. Biz onların varlığından rahatsız değiliz, onlar gibi düşünenler de o mecliste olabilir olmalıdır da zaten; çünkü herkes aynı düşünmek zorunda değil. Orası milletin meclisi ise millet, vekillerini seçim yoluyla göndermiş ise herkes millet adına, o şahsiyetler adına tek tek değil millet adına onlara saygı duymak zorundadır. Biz de milletimizin hatırına bu insanlara tahammül ve saygı gösteriyoruz. Onların şahsına değildir bu saygımız, onların da milletin iradesine saygı göstermesini elbette ki bekliyoruz. Hazımsızlıkları nedendir bilmiyoruz; ama her vesileyle biz kendi değerlerimize, dinimize ve dilimize sahip çıktığımız her bir etkinlikte nedense bu kesimler tarafından hedef tahtasına oturtuluyoruz. Demek ki bunların aslında bizimle bir derdi yok, bizim kimliğimizle, dilimizle, inancımızla ve islamımızla bir dertleri var. Dilimizle, inancımızla, kimliğimizle dertleri olanlar kafalarını değiştirsinler. Bu ülke hepimizindir, hiç kimse bu ülkede kiracı pozisyonunda değildir. Herkes bu ülkenin müşterek malikidir.

Advert

Anadil için yürüyüş yaptınız, okullarda Kürtçe ders seçimi için teşvik amaçlı, sınıflarda çocuklara Kürtçe ders verdiniz. Bunların yanı sıra Kürtçe anadil için ciddi girişimleriniz oldu; ama DEM Parti’den bu anlamda bazı konularla ilgili eleştirilere maruz kaldınız, bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Onun takdirini kamuoyuna bırakıyorum; ama bütün samimiyetimle söylüyorum bir polemik konusu yapılmasını asla kabul etmiyoruz. Herkes bu işe sahip çıksın, sağdan, soldan, dindarı, seküleri, sağcısı, solcusu, liberali, muhafazakarı, bütün siyasi yelpazede bulunan partilere mensup herkes bu dile sahip çıksın. Herkesin sahip çıkması için teşvik edici olmalıyız. Takip edebildiğim kadarıyla DEM Parti tarihinde ilk defa anadil günü vesilesiyle bir haftayı aşan bir etkinlik takvimi açıkladı. Ben bunu sosyal medya hesabımda takdirle karşıladığımı ifade ettim. Dil meselesi, kültür meselesi, kimlik meselesi, siyaset üstü bir meseledir, kim sahip çıkıyorsa teşvik etmek gerekiyor. Çünkü 10 yıl, 50 yıl sonra bizler olmayacağız. Hangi siyasi toplumlar bu akıma yön verecek biz bilmiyoruz; ama şunu iyi biliyoruz; dilimizi konuşacak gelecek nesiller olmazsa bizim hangi siyasi görüşe mensup olduğumuzun bir önemi kalmayacak. Bu konuda kim ne yapabiliyorsa takdir edilmeli ve teşvik edilmelidir.

 

CHP ve Sözcü Gazetesinin eleştirilerinden bir tanesi de sınıflarda gezmeniz ve Kürtçe ders vermeniz. Bir vekil olarak sınıfları gezip, sınıflarda ders anlatmanızın önünde yasal bir engel var mı?

Yasal hiçbir engel yok; ama zaten bizim orada yaptığımız şey siyasi bir faaliyet değil. Siyaset üstü gördüğümüz bir meseleye, sosyal bir yaraya parmak basmaktır. İmkanı oluşturulan ortaokullarda hem okul idarecilerinin, hem öğretmenlerinin, hem de öğrencilerin bir farkındalık içerisinde olmasını sağlamaktır. Oradaki çocukların hepsi Kürt çocuklarıdır, belki ilkokula gelinceye kadar Türkçe bilmiyorlardır. Kendi anadillerini onlara hatırlatmak ve bir oyun havası içerisinde bir bilmece tadında birkaç kelimeyi onlara hatırlatmak ve bu farkındalığı oluşturmak belki fiziken ulaşamadığımız on binlere, yüzbinlere ulaşmamıza vesile oldu. Elbette ki okullar siyaset yapılacak yer değil, tam aksine okullarda siyaset yaptığımız iddiasıyla ortaya çıkanlar, kendileri bas bas ilkokul, ortaokul çocuklarına siyasi sloganlar attırma derdindedir. Sosyal medyada bunların örnekleri çokça var. Avukat olmuş olabilir, hukuk fakültesini bitirmiş olabilir, bir siyasi partinin grup başkanı olabilir, mecliste grup başkanvekili de olmuş olabilir; ama seçim yasalarından haberi yoktur. Ortaokul çocuklarının oy verme hakkı yoktur. Seçme hakkı 18 yaşında başlar, ders verdiğim çocuklar henüz 13 ve 14 yaşında olan çocuklardır.

DEM Partili bir milletvekili, sizin gittiğiniz gibi herhangi bir okula gidip ders verebilir mi?

Şunu söylemek istiyorum; herhangi DEM Partili bir milletvekili, herhangi okula ve ya bir kuruma gitme niyetini izhar etsin, onun koluna girip götürmezsem o zaman her türlü eleştiriyi hakkediyorum demektir. Bir milletvekili, milleti adına her yere girebilir, girmelidir kimse onu engelleyemez. Ama böyle bir teşebbüs var mı bugüne kadar? Yok. Klişe ezberler var; şuraya girersem kabul etmez, oraya girersem kabul etmez. Eğer giremeyen bir milletvekili varsa, bu iradesini ortaya koyuyorsa gelsin kol kola girelim gidelim.

Daha önceki dönemlerde Vali’nin, DEM Parti vekillerinin telefonlarına bile cevap verilmezken, onların randevu taleplerine olumsuz cevap verilirken; okullara gidip sizin gibi Kürtçe dersler anlatmalarına izin verileceğine gerçekten inanıyor musunuz?

İktidar refleksleri, muhalefet refleksleri, iktidarın muhalefet çekişmesi sebebiyle bu konuda yasama yürütme arasındaki dengenin oluşturulamaması öteden beri şikayet ettiğimiz, kabul etmediğimiz uygulamaları savunacak değilim. Bir vakayı bir yanlış uygulamayı olması gerekeni yapmama konusunda bir çekingenlik içerisinde olmamak gerekiyor. Böyle bir irade sergilensin ben eşlik ederim.

TRT Kürdi’nin geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz, beklenileni karşılıyor mu?

TRT Kürdi’nin birkaç programı haricinde çok ciddi bir hizmet ettiğini düşünüyorum. Kürt kültürüne, tarihine, sosyolojisine ciddi katkılar olduğuna inanıyorum ve ciddi bir arşiv de oluşturmuş. Ama TRT Kürdi’ye ayrılan kaynakları yetersiz buluyorum ve kadrosunun güçlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Ciddi yatırımlarla çok daha büyük işler başarabilecek potansiyele sahip bir kuruluş durumundadır. Kürtçe’nin kamuda görünür olması ve kamu hizmetlerinin Kürtçe’de verilebilmesi, eğitim dili olabilmesi yönünde çalışmaların yapılması, bir statüye kavuşması sonrasında talebi artacaktır.

 

Gazze meselesinde HÜDA PAR’ın yaklaşımı nedir?

Biz, her vesileyle Gazze’nin unutulmamasını, gündemde tutulmasını sağlamaya çalışıyoruz. 7 Ekim’den beri; Siyonist barbar çete, kadın, çoluk çocuk demeden herkesi bombalıyor, açlığa ve susuzluğa mahkum ediyor. Bütün dünya sadece izlemekle yetiniyor. Bizim, buna sessiz kalmamız mümkün değil. İlk günden beri mitinglerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla, meclisteki imkanları kullanarak, bakanları ziyaret ederek, Cumhurbaşkanına bu farkındalığı ileterek adım atıyoruz.

Gazze konusunda Türkiye’nin yaklaşımını nasıl buluyorsunuz?

Tek kelimeyle söyleyecek olursak, yetersiz. Türkiye’nin, bu insanlık dramına fiili durum oluşturarak engel olmaya çalışmak, en azından bir insani koridor açmak, insani yardımların ulaştırılması konusunda bir inisiyatif almak, bir örneklik teşkil etmek, ticareti askıya almak, diplomatik bütün ilişkileri askıya almak mümkündür. Türkiye yapabileceklerini yapma konusunda bir irade sergilemiyor.

Seçim beyannamenizde en kayda değer projeleriniz nedir?

Son yıllarda tüm Türkiye’de en can yakıcı sorunlardan bir tanesi, güvenli sokakların olmayışı. Bunun iki sebebi var; birincisi uyuşturucu, ikincisiyse başıboş köpekler. Bunlar maalesef Türkiye’de ön plana çıkan büyük sorunlar arasında yer alıyor ve bizim de bu sorunları ortadan kaldırmak gibi bir hedefimiz var.

HÜDA PAR tüm Türkiye’ye hitap edebiliyor mu?

Fikri bazda tüm Türkiye’ye hitap ediyoruz; ama insan kaynağı ve teşkilatlar bazında daha alacağımız yol var. Biz şuanda 60’a yakın ilde teşkilatlanmış bulunuyoruz ve her ilçede teşkilatımız yok. Her sene üzerine kata kata teşkilatlarımızı tamamlamaya gayret gösteriyoruz.

HÜDA PAR’ın meclise girmesiyle Türkiye’ye şeriat geliyor diyenler var, bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Tek parti döneminin hastalıklı zihniyeti iki şekilde topluma sirayet etti. Birincisi Türkçülük, ikincisiyse laiklik üzerinden seküler bir hayat tarzı inşasıdır. Bunun dışında kalanlar yok sayıldı, sistemden dışlandı ve toprak altına sürüldü. Çok farklı partilerde bu zihniyetin kollarını, izlerini görmek mümkündür. Türkçe dili dışında hiçbir dil bu topraklarda konuşulamaz zihniyeti, toplumun kahir ekseriyeti tarafından satın alınmış. CHP’nin içerisinde onunla sınırlı olan bir zihniyet değil, ne deniliyor? ‘Kürtçe’nin önünü açarsak ülke bölünür’. Bölünme paranoyası. Başörtüsü üzerinden inançla ilgili temel hak ve özgürlüklerin kabul edilmesi üzerinden irtica paranoyası yıllarca pompalandığı ve patladığı görüldü. Hala ‘Kürtçe’yi bir serbestiyet verirsek bölünürüz’, korkusu pompalanmaya devam ediyor. O yüzden batı toplumu Kürtçe ile ilgili bir faaliyet yaptığımızda aklına hemen bölünme paranoyası geliyor. Bunun böyle olmadığını, tek partili dönemin hastalıklı zihniyetinin ön yargısı olduğunu göstereceğiz. Bunun için de meşru zeminde yasal çerçevede, siyasal zeminde yürüme, azim ve kararlılığı göstereceğiz. 40 yıldır yaşanılan çatışmalı sürecin bu fıtri haklara ulaşmasını engellemeye dönük tortusunu da kaldıracağız. Meydanlarda ‘Kahrolsun Şeriat’ sloganlarıyla yürüyen binler, on binler vardı. Biz şeriat derken dini ve İslam’ı anlıyoruz; yani İslam ahlakını anlıyoruz. Ama batıdaki insanlar şeriat derken İslamı mı anlıyor. Yani kavramlar bir, yüklediğimiz manalar ayrıdır. O ‘Kahrolsun Şeriat’ diye yürütülen on binlere hiç kimse ‘Kahrolsun İslam’ diye slogan attıramaz. Bizim literatürde çok kez karşı çıktığımız baskıcı, tek tipleştirici, özgür düşünceye veya tercih hakkına müsamaha göstermeyen yanlış uygulamalar. Onun zihninde karşılığı o. Bizim, bu ülkede zorla bir yaşam tarzını bir başkasına dayatmaya hakkımız yok. Onların şeriata yüklediği mana ile bizim şeriata yüklediğimiz mana ayrı olduğundan o kitlelere ‘Kahrolsun Şeriat’ dedirtebilirsiniz ama ‘Kahrolsun İslam’ dedirtemezsiniz.

HÜDA PAR, Batman’da Belediye Başkan adaylığına sizi aday göstermesinin sebebi nedir, siz vekilken sizin dışında gösterilebilecek aday bulunamadı mı?

Siyaseten şahıs merkezli yapılmasının doğru olmadığına inanıyorum. Memleketimizde, bizim yaptığımız bu vazifeleri yapabilecek binlerce gencimiz ve yetişkinimiz vardır. Her seçime aday olan bir şahsiyet olmayı benimseyen biri değilim. Halk arasında yapılan araştırmalar, parti teşkilatımız içerisinde yapılan tartışmalar ve genel merkezin çoğunlukla kanaati tarafından ismim oldu. Bu sorumluluğu almam gerektiği hususunda ikna edildim, dolayısıyla ben bu işe inanarak başladım ve bu işi başaracağıma da inanıyorum. Kazanmam durumunda son sözü millet söyler, Milletvekili seçimlerinde nasıl son sözü millet söylediyse 31 Mart’ta da son sözü onlar söyler.

Genel seçimlerde AK Parti’yle ittifak ederek seçimlere girdiniz ve AK Parti’nin listesinden Batman Milletvekili olarak seçildiniz. AK Parti seçmeni bu seçimde de sizden ittifak içerisine girmenizi beklerken, siz parti olarak seçimlere katılma kararı aldınız, dolayısıyla AK Parti seçmeninin önemli bir kesiminin sizlere karşı bir kırgınlığı var. Bu seçimde AK Parti’yle niçin ittifak yapmadınız?

Milletvekili seçimlerine giderken Cumhurbaşkanlığı seçimiyle beraber Sn. Cumhurbaşkanı’nın kendisi, bize ittifak teklifinde bulundu. Bizim, ittifak yapmamız özellikle Batman’da çok ciddi bir sinerji oluşturdu. Birlikte çalışmanın çok ciddi bir başarı getirdiğini gördüğümüzden dolayı bu defa biz kendimiz Sn. Cumhurbaşkanı’na ve AK Parti Genel Merkezine ittifak teklifinde bulunduk. Görüşmeler neticesinde her partinin seçimlere kendi adaylarıyla çıkması kararı çıktı. Biz, zaten AK Parti’yle aynılaşan bir parti değiliz. Siyasi görüşümüz, kadrolarımız, çalışma prensiplerimiz bize özgüdür. Her partide olduğu gibi seçme ve seçilme hakkını kullanmak isteyen seçimlere katılmak isteyen partiyiz.

Genel seçimler öncesiyle şimdiki yerel seçimi karşılaştırdığımız takdirde seçmende ki karşılığınızı nasıl yorumluyorsunuz, seçmene gittiğinizde nasıl bir tepkiyle karşılaşıyorsunuz?

14 Mayıs seçimlerinden önce belli bir soğuk hava hissedebiliyordum. Bu seçimde onu görmüyoruz. Seçmende sıcaklığı, normalleşme ve gülümsemeyi görebiliyoruz. Bu rahatlık bizim için umut verici, sadece seçim sonuçları itibariyle söylemiyorum. Seçmenin farklı siyasi görüşlere mensup olması, mensubun olduğu siyasi partiden başka bir siyasi partinin adayına oy vermesine engel değil. Belediyecilik anlayışını insanlara neler vaat ettiğimizi proje bazında tek tek anlatmak istiyoruz. Onlara vaat ettiğimiz geleceğe oy vermeleri için çaba gösteriyoruz. Bizim siyaset anlayışımızda rakibine çamur atmak, rakibini gündeme almak, rakibiyle ilgili değerlendirmelerde bulunmak yok. Rakiplerimizin adaylarıyla, söylemleriyle, tarzıyla ilgilenmiyoruz. İlgilendiğimiz tek şey vaatlerimiz, söylemlerimiz ve topluma nasıl bir gelecek inşa etmektir.

Genel seçimlerden hemen sonra basın toplantısında Batman Lobisini oluşturmak gibi bir söyleminiz olmuştu, Batman lobisi ilgili girişimleriniz oldu mu?

Her kesime buranın açık olması lazım. Hangi siyasi partinin temsilcisi olursa olsun. Milletvekilleri, STK’lar, Odalar, Batman’ın sosyolojisi ve siyasal yapısı itibariyle kısmen siyasallaşmış yapılardır. Her hizmet alanın taraflarını bir araya getirerek ildeki sorunların karşılıklı müzakeresi ile çözüme kavuşturulması konusunda siyasilerin hakem rolü üstlenerek bir yola girmesini istiyorduk. Bir kısım yaptık; ama istediğimiz kadar olduğunu söyleyemem. Batmanlı bürokratları bir araya getirmek, onları birbirinden haberdar etmek ve bu insan kaynağı havuzunu Batman’ın menfaatine harekete geçirme konusunda inisiyatif geliştirmek istedik. Bunun çalışmaları belli bir aşamaya geldi, henüz onları bir araya getiremedik. Seçimden sonra Batman lobisinin oluşturulması ve farklı kesimlerin bu şehre dair söz sahibi olan herkesin katkı vereceği bir platform oluşturmayı hedefliyoruz. Eğer bunu başarabilirsek Batman’a yapacağımız en büyük proje olur.

Batmanlı vekillerle bir araya gelip Batman’ın sorunlarını, Batman’a yönelik projeleri görüşüyor musunuz?

Sn. Ferhat Nasıroğlu ile pek çok konuya eğiliyor birlikte çözüm üretmeye çalışıp, birbirimizin yükünü hafifletmeye gayret gösteriyoruz. Maalesef bu gayreti Batman’ın diğer 3 milletvekilinden görmüyoruz. Başlangıcından beri diyaloğa kapalı tarzları olduğundan buna muvaffak olamadık. Bunun müsebbibi biz olmadığını ifade etmek istiyorum. Keşke olaya ideoloji zaviyeden değil, Batmanlılık zaviyesinden bakmayı başarabilsek ve yük olmasak yük alabilsek. Batman’a çok daha farklı hizmetler alabiliriz.

Son olarak Batman’daki rakiplerinize ve seçmeninize bir mesajınız var mı?

Siyaset, millete hizmetin bir aracıdır. Milleti düşmanlaştıran siyasi dile hiçbirimiz prim vermeyelim. Toplumu ayrıştıracak, birbirine düşman edecek, kin ve nefretle dolduracak söylemlere ne biz prim verelim ne siyasetçilerimizin böyle bir yola girmesine müsaade edelim. Siyaseti nezih bir üslupla, doğru bir zeminde ve amacına uygun yapabilme konusunda biz ve seçmenlerimiz üzerimize düşeni yapalım. Hep birlikte suhulet içerisinde, bayram havasında bir seçim geçirelim. Şimdiden seçim sürecinin de seçim sonucunun da hayırlar getirmesini diliyorum.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.